GüncelManşet

Gözyaşları içinde Rakka Operasyonu’nu izlemek

DAİŞ’in Bled-ü Şam yaratma hevesi ile başlattığı katliamların belki de en merkezi yeri olan Rakka’nın özgürleştirilmesi hamlesi 24 Mayıs günü resmen başladı. Nexîl, 93. Tugay Karargahı ve Êyn Îsa olarak üç koldan başlayan operasyona üç kol şeklinde başlayan hamleye, Ehrar El Reqa ve Liwa Tehrîr öncülüğünde, Demokratik Suriye Güçleri (QSD) çatısı altındaki 31 Arap, Türkmen, Süryani, Kürt ve Asuri güç katılıyor. Operasyonun başladığı günden bu yana DAİŞ’e karşı birçok cephe açıldı. Aynı şekilde Irak’ta da Musul’a dönük operasyonun başladığı Felluce Operasyonu ile Rakka’nın aynı döneme denk gelmesi kuşkusuz stratejik ve taktiksel bir ortaklığı işaret etmiştir. ABD’nin hava desteği ile başlayan operasyon, DAİŞ’in bölgesel gücünü zayıflatacak bir hamle olarak görülmektedir. Zira Rakka, DAİŞ’in birçok komuta ve kurmayının merkezi ve aynı zamanda “İslam Devleti” olarak ifade ettiği bölgenin başkenti olarak tanımlanmaktadır.

Rojava’nın bütünlüğünün sağlanması için planlanan Cerablus ve Menbic operasyonlarının şimdilik ötelenmesi DAİŞ’e karşı savaş rotasının değiştiğini göstermektedir. DAİŞ’in yenilgiye uğratılması kapsamında sınır kasabası olan Cerablus ve El Rai oldukça önemli bir yerde durmaktadır. PYD’nin Cerablus’u kurtarma planları sürekli olarak TC’nin provokasyonu ile karşılaşırken bu plan frenlenmiş ve Menbic yakın plana alınmıştı. Ancak ABD’nin Ankara ile görüşmeleri sonucu krizin bir türlü aşılamamış olması nedeniyle DAİŞ’e karşı sonrasına bekletilen Rakka Operasyonu hem TC’ye tehdit hem de DAİŞ’e karşı güçlü bir darbe olarak öne alındı. Aslında Rakka Operasyonu yeni değildir. Zira Cerablus’un önünde angajman provokasyonu aşılamadığı için Menbic kırsalına yönelen güçler kaçınılmaz bir şekilde kendilerini Rakka Operasyonu içinde bulacaklardı, öyle de oldu. Tışrin Barajı ve bölgenin özgürleştirilmesinin ardından PYD’nin Rakka ile teması oldukça arttı.

 

Rakka hesapları ve değişen kartlar

Rakka operasyonu koalisyon uçaklarının Ayn El İsa, Rakka’nın 55 kilometre kuzeyinde başlattıkları hava operasyonuna aynı zamanda bölgede bulunan 250 bin ABD askeri de katılıyor. Bu durum kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. PYD armalı ABD askeri görüntüleri özellikle TC kurmayları tarafından yapılan açıklamalarla eleştirilse de mesele yeni değildir. Buradaki mesele PYD armalı ABD askeri değil, Rakka’ya yapılan operasyonun karın ağrılarıdır. Zira ABD’nin Kobanê’de başlattığı hava saldırılarından bu yana varlığı aşikârdır. Savaşta güç dengelerinden yararlanmak, çelişkileri değerlendirmek ilgili hareketi geriletmez. Savaşın yarattığı çelişkilerin yoğunluğunu çözmek gelişim ve diplomasinin önünü açmak devrimcilerin önündeki görevlerden biri değildir. Bu “düşmanımın düşmanı dostumdur” gibi bir düz mantığı değil aksine savaş ve çelişkiler endeksi üzerinde yoğunlaşmış diyalektiğin açıktan ilanıdır.

ABD bölgedeki çıkarları gereği böylesi bir operasyonu desteklemektedir. PYD de çıkarları gereği böylesi bir zeminde ortaklık sürdürmektedir. Ancak çıkarların henüz bir pazarlığa dönüştüğü söylenemediği için PYD’nin tavrına ilişkin bir değerlendirme yanlış olacaktır. Zira savaşın içinde siyasal planlar kendini büyük oranda savaş sonrasına bırakır ki esas niteliksel ayrışma ve birleşme kendini o zaman gösterir. Bu açıdan şimdi esas hedef savaştır ve ortaklıklar kaçınılmazdır. Rakka için olan da budur.

Rakka operasyonu kapsamında ise ilk etapta Ayn El İsa’nın güneyinde 10 km kadar ilerlenmesi planlanmaktadır. Bu mıntıka DAİŞ’in  Kobanê, Tel Abyad ve Haseke taraflarına saldırılar düzenlediği yerdir. YPJ’li kadın komutan Rojda Felat konuya ilişkin yaptığı açıklamada Rakka Operasyonu ile özgürleştirilen bölgelerin güvenliğinin daha fazla artırılmasının planlandığını ifade etti. Kadın sesinden ifrit olan DAİŞ’e karşı operasyon açıklamasını kadınların yapmış olası ayrı bir önemdedir.

PYD açısından ilk aşamada Rakka’ya girilmesi ön planda değildir. İlk hedef güvenliği artırmak Ayn El İsa etrafındaki operasyon bitince Menbic ve ardından El Bab kırsalına doğru ikinci bir operasyon başlatılacak. Buranın ardından ise Rakka merkezine ilerleme sağlanacak.  Rakka’nın özgürleştirilmesi DAİŞ ve bölgesel müttefikleri açısından oldukça büyük bir kriz anlamına gelmektedir. Bundandır ki DAİŞ yeni ikmal kaynakları aramakta ve bu bağlamda yeni katliamlarla kendine yaşam alanı açmaya çalışmaktadır. Bu kapsamda Azez’de yeni katliamlar gerçekleştirmiş yine aynı şekilde Lazkiye kırsalında büyük bir katliam gerçekleştirmiştir.

Cerablus ve Azez açısından ise ABD’nin kayıtsızlık kararı ABD seçimlerinden sonra değişebilir. Bu durum TC açısından bir krizi ifade etse de PYD açısından ise olasılık düzleminde bir kayıp yok. Zaten Rakka’nın özgürleştirilmesi DAİŞ’in Cerablus ve Azez’deki varlığı açısından psikolojik bir krizi, yıpranmayı ifade etmektedir. Kobanê’den Afrin’e açılacak koridor bölgedeki tüm dengeleri sarsacak bir özelliğe sahiptir. Bu her şeyden önce Suriye hayali peşindeki TC’nin fişinin çekilmesi anlamına gelmektedir. Bu can havlinin ortaya çıkardığı tablo Türkiye’nin yeni krizlerine işarettir. Zira T. Kürdistanı’ndaki öz yönetim pratiklerinin etkisi şimdi kendini göstermektedir. İç politikada istikrarsızlığı yaşayan TC böylesi bir dış politika karşısında ne yapacağını kara kara düşüne dursun, sitemlerini dile getirsin, ağlasın.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu