GüncelKadın

GÜNCEL | Korona örtüsüyle geliştirilen erkekliğe karşı kadın dayanışması acil ihtiyaç

"Kadınların kendilerini güçlü hissedecek dayanışmanın örülmesi için kadın örgütlerine, kadınların birlikte dayanışma ile mücadelesine her zaman olduğundan çok daha fazla iş düşüyor, daha fazla ihtiyaç duyuyor. Umutsuzluk değil kadın dayanışmasıyla sürecin üstesinden gelmek kadınların ellerinde"

2019 yılının sonlarında, Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs salgını, 2020 Mart ayı sonu itibariyle 200’den fazla ülkeye yayıldı ve dünya çapında on binlerce insanın yaşamını kaybetmesine neden oldu.

Türkiye’de ilk koronavirüs vakası 11 Mart 2020 tarihinde görüldüğü iddia edildi ve 23 Mart 2020’de vakaların tüm Türkiye’ye yayıldığı açıklandı. Dünyanın bir bütününde tarihi diyebileceğimiz günlerden geçiyoruz.

Koronavirüsün Türkiye’de de görülmesini takip eden süreçte hükümet bir dizi önlem aldığını/alacağını iddia etti. Ve önlemler kapsamında  okulların ve üniversitelerin tatil edilmesi ardından uzak eğitime başlanacağı açıklandı.

Toplu halde bir arada olunan tüm mekanlar geçici olarak kapatılırken 65 yaş üstü ve ayrıca kronik rahatsızlığı bulunan kişilerin sokağa çıkmaları yasaklandı. Mart ayının sonlarına doğru tüm yurtdışı uçuşları sona erdi ve şehirlerarası toplu ulaşım izne bağlandı.

Böylesi kimi “önlemlerin” dışında devletin salgına karşı  neredeyse tek “önlem”i “evdekal” çağrısı  oldu. Ancak bunu yaparken ücretli izin çıkarmadan, sağlık çalışanlarının koşullarını ve enfekte olma durumlarını oradan kaldırmadan yaptı.

Yine yüzbinlerin eve kapandığı bir ortamda  kadına yönelik şiddetin artacağına dair başta kadın örgütleri olmak üzere yapılan uyarılara rağmen hiçbir önlem alınmadı. Kadınların herhangi bir önlem alınmaması durumunda evlerin kadınlar için güvenli değil, çok tehlikeli alanlar olacağına, evlerin kadınlar açısından mezarlara dönüşeceğine dair uyarıları hala dikkate alınmıyor.

Bianetin 2019 erkek şiddeti çetelesine göre kadınların yarısından çoğu eşleri/eski eşleri tarafından katledildiği ve erkeklerin kadınların yüzde 52’sini ev içinde öldürdü.  Korona ile birlikte kadınlar açısından tablonun ağırlaşacağı; ilk tanının konulduğu 11 Mart’ı izleyen 15 gün içinde erkekler tarafından 12’si evinde olmak üzere 18 kadının katledilmesi haberi ile  ortaya çıktı.

Sermayenin çarkları bir şekilde dönsün isteyen devlet ücretli izin ile çalışan yüzbinleri salgına açık hale getirirken, ataerkil sistemin saç ayağını sağlamlaştırmak için yüzlerce kadını erkek şiddetine açık hale getirmek istiyor.

Evdeki şiddeti bir parça frenleyecek olan 6284. yasaya erişimini kısıtlayarak kadının can güvenliği gözden çıkarılmış oldu. 30 Mart 2020 tarihinde Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu tarafından “COVID-19 Kapsamında İlave Tedbirler” başlığıyla açıklanan koronavirüs salgınına karşı alınacak tedbirler arasında “6284 Sayılı Kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının yükümlülerin koronavirüs kapsamında sağlığını tehdit etmeyecek şekilde değerlendirilmesi gerektiğine” ilişkin “tedbir” bulunmaktadır. Kadınlar zaten evlerde katlediliyordu, korona ile daha fazla katledilmeye başlanmışken, üstüne salgın bahanesiyle kadınlar şiddete ve ölümü terk edilmiş olacak.

Mor Çatı’nın da belirttiği gibi Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu tarafından 6284 sayılı Kanunun uygulanmasına dair alınan tedbirin “muğlaklığı, hali hazırda kanunu gerektiği gibi uygulamaktan geri duran kamu görevlilerine bir bahane olacaktır. Bu kararın meali şiddet uygulayanın salgına karşı güvenliğini kadınların can güvenliğinin önünde tutmak” olduğunu gösterdi.

 

Resmi erkek ideolojisi korona ile yaygınlaştırılıyor

Mesele gerçekten yalnızca tedbir kararının kısıtlanması gibi basit değil ya da her gün katledilen kadınlara en kötü deyimle ise  sadece  birkaç kadının daha eklenmesi de değil. Kabul ediyoruz ki dünya çapında büyük bir pandemi var.  Evet, salgından korunmak için şuan en yapılabilir olan evlerden mümkün mertebe çıkmamak.

Ancak gerçekten çok daha büyük bir tehlike var kadınlar açısından, belki yüzlerce kadın bu salgın sırasında erkek şiddeti sonucu katledilecek, binlercesi şiddetin her türlüsüne  maruz bırakılacak ancak ortada dikkat çekici önemli bir sorun daha var.

Bu  durum  yani pandemi sona erdiğinde kadınların katledilmesi, şiddet görmesi, evlere kapatılması, üretim yerlerinden uzaklaştırılarak ayakta durma, özgürce yaşama, mücadelesinin engellenmesi “normal” karşılanacak ve erkek devletin varlığını güçlendirecek şekilde inşa edilecek.

Hemen hemen bütün ülkeler için geçerli de olsa Türkiye açısından çok uzun zamandır kadın kurtuluş mücadelesinin dişi, tırnağı ile kazandığı bir çok hak tırpanlanıyor, kadınlar evlere hapsediliyor ve evlerin güvenli tek mekanlar olduğu algısı yaratılıyor.

Kadının zaten ev içi görünmeyen emeği şimdi de evde kalan herkesin bakım hizmetleri eklenerek korona örtüsüyle meşrulaştırılmaya, “korona var şimdi sırası mı toplumsal cinsiyet eşitsizliği tartışmasının” duygusal kisvesiyle normalleştirilerek, toplumsal cinsiyet rolleri besleniyor.

Yani kadınların mücadele ile savundukları her şey ters düz edilmeye, erkek iktidarının hegemonyasını koronavirüs salgını ile kadınların üzerinde yeniden kurmanın aracı haline getiriliyor.

Kadınları eve kapatan ve bunu en güveli alan evler algısı yaratarak yapan erkek egemen devlet, ataerkil ideolojinin yaygınlaştırılmasının önünü açması kadınların “erkeklik koronadan daha tehlikeli” sözünü gerçekten doğruluyor.  Dememiz o ki korona güçlü  erkek egemen ideolojinin yaygınlaştırılmasının yeni aracı haline getiriliyor.

Ve esnek çalışmanın yaygınlaştırılması ile  “Sıfır saat Sözleşmesinin”  hayata geçirilmesi esas olarak kadınlar üzerinden yapılacağa benziyor. Çünkü evde “hazır” ev işçisi kadınlar bekliyor olacak.

Evde olması doğal karşılanacak, hatta sonrasında evden çıkması engellenerek, “para kazanacaksan, onlarca iş var evden yapılan” algısı ile ev içi emeğe yeni işler yüklenecek. Kadınların kazancına çok daha rahat el konulabilecek ve esas olarak iş yerlerinde sosyalleşme, kadınlarla bir araya gelme ve kişisel özgürlüğün bir yerde zeminini oluşturan üretim alanlarından uzaklaştırılmasının da önü açılacak.

 

Kadın dayanışması ile sürecin üstesinden gelebiliriz

Tablonun kadınlar açısından vahim hala getirilmeye çalışıldığı açık çünkü salgın sürecinin kadınlar aleyhine, kadınların mücadeleyle kazandıklarını yok etmeye yönelik fırsata çevrildiği ortada. Ancak  tabloyu tersine çevirmek, var olan kazanımlara dönük mücadeleyi devam ettirmek, kadınların kendilerini güçlü hissedecek dayanışmanın örülmesi için kadın örgütlerine, kadınların birlikte dayanışma ile mücadelesine her zaman olduğundan çok daha fazla iş düşüyor, daha fazla ihtiyaç duyuyor.

Umutsuzluk değil kadın dayanışmasıyla sürecin üstesinden gelmek kadınların ellerinde. Bu ideolojik hegemonyaya karşı uyanık olmak zorundayız ve kadınların bir arada olduklarında güçlü olduklarını dayanışma ağları, yeni yaratıcı yol ve yöntemlerle birbirimize değme ve güçlendirme yöntemlerini güncellemek durumundayız.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu