GüncelMakaleler

Kadın Emeğini Genel Söylem Olmaktan Çıkaralım (Kadın Emeği-3)

"Kadın emeğini zayıf yanımız olarak koymuştuk. Ancak tartışma boyunca kadın emeğini şiddetten bağımsız tartışamadık. Bu gerçeklik bize mücadele alanlarımızın kesişimselliğini de gösteriyor. Daha bütüncül politikalara olan ihtiyacı yansıtıyor."

Tartışmaya başlarken “zayıf yanımız” olarak özetlediğimiz kadın emeği üzerindeki sömürü ve bunla mücadeledeki tutumumuzu irdelemeye çalışıyoruz. Zayıf olan yanımızın güçlendirilmesi konu özgülünde doğru belirlemeler yapmaya, değişim yaratacak politik hakimiyet ve örgütsel şekillenişi hayata geçirmeye bağlı. Elbette bunlar kendiliğinden gelişmeyecek. Siyasi bir öznenin politik, pratik ve örgütsel açıdan tutarlı, uyumlu ve işlevli bir yol haritası belirlemesiyle gelişebilir.

Kadın emeği bağlamında düşündüğümüzde bu gelişimi nasıl yakalayacağımızı bulmamız gerekiyor. İlk olarak konuya ve alana olan yabancılık, bunun bir parçası olarak geçmiş deneyimlere hakim olmama üzerinde durulabilir. Konuya ve alana yabancılığın kapsamı geniş elbette.

Kadın emeği kapsamında kavram tartışmasından tutalım da kadın işçi ve emekçilerin en yakıcı sorunları ve ortaklaşan taleplerinin ne olduğuna dair yeterli ve derli toplu bir yaklaşımın gelişmemesine varana kadar geniş bir alanda hakimiyetimiz zayıf aslında. Bilgilerimiz dağınık ve yetersiz, tartışmalarımız netlikten uzak, politik sözlerimiz mevcut durumu karşılamaktan uzak, bütün bunların bir yansıması olarak pratik hattımız rotasız durumda.

Kadın istihdamının güncel durumu, toplumsal cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği, kadınların ücretli ve ücretsiz çalışma sürecinin ne yöne evrildiği, ev içi emek tartışmaları, ev işçiliğinin gelişimi, bakım emeği, kadın emeğinde nitelik kaybının açığa çıkış biçimi, kadınlara hangi işlerin sunulduğu, kadın işsizliğinin bütün işsizlik türleri arasında her daim en yüksek oranlarda olmasının nedenleri ve sonuçları, kadınların aldığı ücretleri ev/aileye destek olarak görmesi/görülmesi gibi pek çok başlıkta yoğun tartışma yürütmeye ve teorik ve politik berraklık yakalamaya ihtiyaç var.

Yanı sıra kadınların işgücü piyasasında ve işyerlerinde hangi sorunlarla karşılaştığını, alanın içinden süzebileceğimiz çalışma ve yöntemlerle açığa çıkarabilmemiz gerekiyor. Kadınların çalışma alanlarında yaşadığı sorunları ve bununla mücadeleyi genel ve ezber söylemlerin dışına çıkarmak odaklanacak noktalardan biri olabilir.

Ağır çalışma koşulları, uzun ve esnek çalışma saatleri, işyerlerinde mobbing, taciz ve cinsiyetçiliğin kadın işçilerin çalışma alanlarında ortaklaşan temel sorunları olarak rahatlıkla sayabilmekteyiz. Ancak yine de genel bir söylem olmaktan çıkaramıyoruz bu gerçekliği.

Sadece pandemi dönemi içerisinde açığa çıkan işçi direnişi örnekleri ve söz konusu direnişin öznesi olan kadın işçilerin işyerlerinde yaşadıkları sorunlara dair anlatımları dahi mobbingin, tacizin, cinsiyetçi yaklaşımların kadınların işyerlerinde temel ve ortak sorunları olduğunu ortaya koymaya yetiyor. Ancak bu tek başına yeterli değil. Bunlara karşı koyuş düzey ve biçimlerine, karşı koyduklarında karşılaştıkları yeni sorunlara/sonuçlara hakim değiliz. Bu sonuçların kadınlar bakımından ağır olduğunu, sadece işyerini değil yaşam alanının tamamını etkilediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. İşten atılmakla başlayıp kadınları toplumsal cinsiyet rollerine sıkıştıran yaklaşıma kapı aralamasına varan şekilde geniş bir alanı etkiliyor.

Söz ettiğimiz gerçekliğin daha derinlikli olduğu muhtemel. Bu gerçekliği itiraz eden, direnişe geçen kadın işçiler daha fazla gözler önüne seriyor. Bu örneklerde kuvvetle muhtemel çoğalacak. Kadın mücadelesinin gelişim ve gücü paralelinde bu kaçınılmaz bir sonuç. Ancak bu arada biz ne yapacağız, söz konusu mücadele alanı bağlamında eksiklerimiz ne, ilk elden nelere odaklanacağız…

İlk olarak yukarıda kısaca değindiğimiz yabancılık halinin giderilmesine politik ve pratik olarak odaklanabiliriz, bir parçası olarak yabancılığı açığa çıkaran ideolojik temellere yönelebiliriz.

Bu alanda kazanım elde emek için odaklandığımız somut şeyler olabilir. Her mücadele alanının kazanımlar elde etmek için somut talepler etrafında örgütlediği mücadeleler var. Kadın emeği bakımından da pek çok deneyim var. Güncel talepler oluşturmak için bu deneyimleri daha fazla inceleyebiliriz. Örneğin ILO 190 sayılı sözleşmeyi bir de gözle inceleyip değerlendirebiliriz.

Kadınların emek sömürüsü üzerinden kadın mücadelesine çekilmesine daha fazla yönelebiliriz. Olanakları, güncel politikaları, bu temelde değerlendirebiliriz.

Kadın mücadelesinin alanlarının birbiri ile ilişkisi ve eş güdümüne dair daha fazla derinleşebiliriz. Tartışmaya başlarken şiddetle mücadelede katettiğimiz mesafe ile kadın emeğinin sömürülmesine karşı gelişen mücadele arasında fark var demiştik. Kadın emeğini zayıf yanımız olarak koymuştuk. Ancak tartışma boyunca kadın emeğini şiddetten bağımsız tartışamadık. Bu gerçeklik bize mücadele alanlarımızın kesişimselliğini de gösteriyor. Daha bütüncül politikalara olan ihtiyacı yansıtıyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu