Güncel

Güncellendi | Mütalaada iddianamedeki ifadelerini tekrarlayan savcı, Fincancı’ya üst sınırdan ceza istedi

TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla üst sınırdan hapis cezası talep edildi. Mahkeme Fincancı’nın tutukluğuna devam kararı verdi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul Adalet Sarayı 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Türkiye’nin birçok kentinden gelen hekimler ve tabip odası başkanları ise duruşmaya alınmadı.

Ayrıca Fransa, Danimarka ve Hollanda başkonsolosları ve İngiltere Başkonsolos yardımcıları, Dünya Sağlık Örgütü temsilcilerinin de olduğu çok sayıda yabancı ülke temsilcileri de duruşmayı izledi.

Esas hakkındaki mütalaasını açıklayan iddia makamı, Şebnem Korur Fincancı’nın “terör örgütü propagandası yapmak” gerekçesiyle 1.5 yıldan 7.5 yıla kadar cezalandırılmasını talep ederek tutukluluğun devamını istedi.

Mahkeme heyeti, Prof. Dr. Fincancı’nın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 29 Aralık 13.30’a erteledi.

Fincancı bu süreçte Bakırköy Hapishanesi’nde kalacak.

Duruşma 3 avukat sınırı ve heyetin retleriyle başladı

Kimlik tespitiyle başlayan Fincancı’nın davasında, avukat Meriç Eyüboğlu, daha büyük bir duruşma salonuna geçilmesini talep etti.

Mahkeme Başkanı, bir sanığın olması ve 3 avukat sınırı getirilmesi nedeniyle büyük salona geçilmesi talebini reddetti.

Ardından eski İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, mahkeme heyetinin ret kararının hukuka uygun olmadığını ve avukat sınırlaması getiremeyeceğini kaydetti.

Avukatların talebi üzerine salonda bulunan tüm avukatların zapta geçilmesinin ardından Fincancı’nın savunmasını yaptı.

Jandarmanın avukatlar ile Fincancı arasına duvar örmesi üzerine Avukat Meriç Eyüboğlu duruma itiraz ederek, jandarmanın aradan çekilmesini talep etti. Mahkeme heyetinin bu talebi de reddetmesi üzerine salondaki avukatlar tepki gösterdi.

Fincancı: Yaşıtlarınıza hukuk dersi verdim

Mahkeme Başkanının, Şebnem Korur Fincancı’ya “sen” diye hitap etmesi üzerine avukatlar mahkeme başkanının hitap şeklini düzeltmesini istediler.

Ardından beyanda bulunan Fincancı, “Sen” diye hitap ederek hakkımda verdiğiniz hüküm belli oluyor. 64 yaşındayım ve sizlerin yaşıtlarına hukuk fakültesinde ders verdim” dedi.

Ankara’dan İstanbul’a getirilme koşulunu anlatan Fincancı, şunları söyledi:

“Sağlık sorunlarım sebebiyle uçak ile getirilmem talep edildi fakat buna rağmen ring aracıyla ve kelepçeyle getirildim. İnsan hakları alanında mücadele eden biri olarak bu durum insan haklarına aykırıdır.”

‘Avukatlarıma haber verilmeden basına bilgi geçildi’

Gözaltı sürecine değinen Korur-Fincancı şöyle devam etti:

“Ev aramasında yapılan algı çalışması, masumiyet karinesinin daha başında ihlal edildi. Tutuklamaya karar verildiğinde daha avukatlarıma haber verilmeden basına bilgi geçildi.”

Daha sonra iddianameye değinen Fincancı, savcının yetersiz tıbbi bilgisine atıf yaptı ve kimyasal silah ile ilgili gördüğü videoları hatırlattı:

‘Kimliklerimden arındırmaya çalışıyorsunuz’

“Gördüğüm videolarından yaptığım bir ön tanıdır. Tanıya ulaşmak için de bağımsız bir inceleme yapılması gerekir. Bu, uluslararası kılavuzlarda yer alır” ifadelerini kaydeden Fincancı, “İnsan hakları ihlalleri ortaya çıktığında ilk akla gelecek isim olma kimliğimden arındıramazsınız. Ben sadece TTB başkanı değilim, hak ihlaleri alanında mücadele eden dünyada ismi anılan bir adli tıp uzmanıyım. Beni bu kimliklerden kasıtlı olarak arındırmaya çalışıyorsunuz”

Fincancı’nın savunmanın ardından Mahkeme Başkanı, dijital verilerin, sosyal medya hesaplarının incelendiğine dair raporun dosyaya eklendiğini belirtti. Milli Savunma Bakanlığı adına katılma talebinde bulunan avukatın talebi ise “Suçtan zarar gören olmadığı” gerekçesiyle reddedildi.

Daha sonra avukat Gulan Çağın Kaleli, savunma yaptı:

“Şebnem Korur-Fincancı, böyle bir iddia karşısında objektifliğine, bilimsel bilgisine duyulan güvenden kaynaklı başvurulacak ilk isimdir.

Müvekkilimiz söylediği sözlerin, hangisinin TMK 7/2’ye girdiğini savcı ve tutuklama isteyen mahkeme bize açıklayamadı. 19 Ekim’de yurtdışında olan, Medya Haber’e katılmış 7 dakikalık bir konuşma yapmış. Bir gün sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, müvekkillimize hakaretler etmiş, ‘ülke düşmanı’ olarak tanımlanmıştır.

‘Bahçeli’nin konuşmasının ardından gözaltı oldu’

Bir gün sonra Devlet Bahçeli, ‘tutuklanması şarttır, TTB kapatılmalıdır’ demiş. Hemen ertesi gün Cumhurbaşkanı, yargı, TTB hakkında harekete geçti. Bütün siyaset nefret söylemlerinde bulunmuşlardır. 25 Ekim’de Bahçeli ağır hakaretler etti ve Türk vatandaşlığından çıkarılmasını istedi.

Bahçeli’nin konuşmalarının hemen ardından 26 Ekim’de müvekkilimiz gözaltına alındı. Halbuki biz müvekkilimizin Türkiye’ye dönüş tarihini ve istenildiği zaman ifade vereceğini söyledik, buna rağmen 26 Ekim sabahı saat 6.00’da evi basıldı. Savcı buna niçin ihtiyaç duydu? Savcı bütün bu hedef göstermelere kayıtsız kalamazdı ve bu nedenle gözaltı kararı verildi.

Ayrıca göz altına alınma sürecinde ise büyük bir algı yürütüldü. Ankara’da savcılık sorgusunda ise savcı sabah 6.00’da ifade için hazır olduğunu bize bildirmiştir. Sabahın 6’sında makamında ifade almak için bulunan bir savcı bağımsız olduğunu söyleyemez.

‘Savcı siyasetçilerle aynı dili konuşuyor’

Tutukluma sevk yazısına değineceğim, savcı tutuklama sevk yazısını alıp iddianame yapmış. İddianamede Medya Haber’in yayın politikası tartışılıyor, müvekkilimizle ilgili TMK 7/2’den hiçbir şey yok. Ayrıca Medya Haber Türkiye’de yasaklı, yani söyledikleri geniş kitlelere yayılacağı ifade edilen kanala Türkiye’den erişim yok ve geniş kitlelere ulaşmıyor. Ayrıca sunucunun Türkiye’de arandığı ve suç kaydı olduğu belirtiliyor, bunun müvekkillimizle ne alakası var?

Savcı, ‘Türk kimliğine ve TTB başkanlığına yakışmayan’ diyor, siyasetçilerle aynı dili konuşuyor. 143 sayfalık Medya Haber raporu var. Bu raporun sadece 20 sayfası müvekkile ait. ANF raporunda ise 20 Ekim gününe ait bütün haberler var. Dosyada olduğunu söylediğiniz raporlar bunlar, bunlar dışında bir şey yok. Dosyadaki raporların müvekkilimizle ilgilisi yoksa, müvekkilimiz neden 2 aydır tutuklu?

‘Savcı delil yokken tutukladı’

Savcı tutuklama için delil yokken tutukladı, siz de itirazımızı katalog suç diyerek reddettiniz. Katalog suç diyerek tutukluluğun devamına karar verdiniz, TMK 7/2 (Terörle Mücadele Kanunu 7/2) katalog suç değildir, TMK 7/3 katalog suçtur.

Savcı, 7 dakikalık konuşmadan sadece 5 kelimeyi seçerek koymuş bu nedenle savcının tarafsız olduğunu söylemek mümkün değil.”

‘Hangi yayına çıktığı yargılama konusu yapılamaz’

Kaleli’nin ardından savunmaya yapan avukat Meriç Eyüboğlu, AİHM 18. maddeyi hatırlattı ve bu maddenin ihlal edildiğinin altını çizdi.

Eyüboğlu savunmasında şu ifadeleri kaydetti:

“İnsan hakları savunucuları, devletlerle derdi ve itirazları olan insanlardır. BM’nin de insan hakları savunucularının korunmasıyla ilgili düzenlemeleri vardır.

Avrupa’daki insan hakları örgütleri, hekim örgütleri ve müvekkilimizle çalışmış kurumlar Adalet Bakanlığına, Sağlık Bakanlığına, Cumhurbaşkanına mektup gönderdiler ve bu tutuklamanın hukuksuzluğuna değindiler.

Müvekkilim, bir insan hakları savunucusu olarak hangi yayına bağlandığı onun için önemli değildir. Ne söylediği, hangi nedenle söylediğini kendisi anlattı zaten. Hangi yayına çıktığı yargılama konusu yapılamaz.

Terör örgütü propagandasından tutuklama olmayacağına dair kararları var. Müvekkilimiz söylediklerinde suç teşkil eden bir şey yok, ancak AİHM ve AYM’nin soykırımlar üzerine yapılan konuşmaları dahi ifade özgürlüğü saydığına dair çok sayıda kararı var”

‘Müvekkilimiz ne ile suçlanıyor?’

Eyüboğlu şöyle devam etti:

“Müvekkilimin konuşmalarını ne kadar izlediniz bilmiyorum ama müvekkilim görünen görüntülerin toksik gaz olduğu izlenimi verdiğini ancak bunun anlaşılması için bağımsız heyetlerin yerinde ve varsa ölü bedenler üzerinde inceleme yapması gerektiğini söylüyor.

Yerinde incelenmesinden söz ediyor, durum böyleyken müvekkilimiz ne ile suçlanıyor anlayamıyoruz.

Müvekkilimizin söylediklerini siyasetçiler beğenmeyebilir, siz beğenmeyebilirsiniz ama alanında uzman olarak biri söylüyor.

Ayrıca alanında uzman kişilerin herhangi birinden farklı bir ifade özgürlüğü hakkı vardır. Müvekkilim alanında uzman biri olarak konuşmuştur.

Bu akademik, daha geniş anlamıyla bilimsel özgürlüktür. AYM ve AİHM’in bu yönlü kararları vardır. Hatta AİHM akademik özgürlük anlamında verdiği ilk ihlal kararı da Türkiye’ye dairdir.

Müvekkilimiz, akademik ve bilimsel özgürlük hakkının koruması altındadır.

‘Akar, Meclis’te araştırma yapıldığını söyledi’

Hulusi Akar, Meclis’te kimyasal silahla ilgili araştırma yapıldığını söylüyor. Bağımsız bir heyet tarafından yapılmıyor ama müvekkilimin söylediği de zaten bu. O zaman ne ile suçlanıyor müvekkilimiz. “

‘Propagandanın koşulları oluşmuyor’

Ardından söz alan Avukat Hülya Yıldırım ise, “TMK 7/2’nin unsurları oluşmuyor çünkü örgüt propagandasında kasıt olması gerekiyor. Müvekkilim neyi, niçin söylediğini açıklamıştır, burada bir kasıt yoktur ve bu nedenle de TMK 7/2’nin koşulları oluşmuyor” diye konuştu.

Savcı üst sınırdan ceza istedi

Mahkeme Başkanı, savcıdan tutukluluğa ve hazırsa esas hakkında mütalaasını istedi. Savcı esas hakkındaki mütalaasının hazır olduğunu söyledi.

Savcı, mütalaada iddianamede yer verilen ifadeleri tekrarladı ve örgüt propagandasından üst sınırdan cezalandırılmasını istedi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu