H. Merkezi: Ankara günlerdir şehrin şebeke suyuna atık su karıştığı iddialarıyla çalkalanıyor. Şehrin sularının sarıya yakın bir renkte aktığı ve koktuğu bilinen ve görünen bir gerçek.
Konuyla ilgili bir basın toplantısı düzenleyen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek iddiaların asılsız olduğunu yaptığı bir deneyle göstermeye çalışırken “ambalajlanmış su” içti.
Gökçek yaptığı gayri ciddi deneyin ardından Ankara’nın suyunun kesinlikle temiz olduğunu söylese de hastane vakaları ve salgın hastalıklar bunun tam aksini gösteriyor. İnsanların sağlığı söz konusu iken olaya çözüm bulmak yerine her zamanki gibi alakasız ve ilgisiz kalan hatta bunu bir komedi filmi senaryosuna çeviren Gökçek’e büyük tepki yağdı.
Oysa Ankara’nın suyunun sağlıksız olduğunu bizzat bu devletin kendi bakanı bile itiraf ediyor. Örneğin Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun olayla ilgili söylediği “Ben şebeke suyu içmiyorum, damacana su içiyorum” sözleri olayın doğruluğunu kanıtlar nitelikte.
Yalova’da su bitti…
Bir aydan fazladır alarm veren ve sonunda suyu biten Yalova için Orman ve Su İşleri Bakanlığı ancak harekete geçebildi.
Bakanlık yetkililerinin 2050’de “ancak suyu biter” diye bel bağladıkları Gökçe Barajı’nın suyu yarını çıkaramayacak duruma geldi ve halkın suyu kesildi. Suyu kesmekle kalmayan Bakanlık suyun bitiş nedenini “fazla tüketim” olarak açıkladı ve suçu halkın üzerine attı.
CHP’li Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman da su sıkıntısıyla ilgili “sıkı tedbirler” aldıklarını ancak sorunun önceki yıllardan kaynaklandığı söyleyerek topu eski yönetimlere attı…
Çağımızın en büyük sorunu olacağı bilinen “su sorunu” karşısında herhangi bir önlem almayan ve getirdiği salgın hastalıklarla ilgili adım atmayan devlet ve tüm kurumları gelecekteki olası kaosların en büyük sorumlusudur…
