Güncel

Nubar Ozanyan Ermeni Tugayı’dan Nisan ve Mayıs’a ilişkin siyasi durum değerlendirmesi

Nisan-Mayıs aylarına ilişkin siyasi durum değerlendirmesini yayınlayan Şehit Nubar Ozanyan Ermeni Tugayı, "Ne Kafkasya'daki kirli oyunlar ne KDP-TC işbirliği, ne de Siyonist saldırganlık mücadele ateşini söndüremeyecektir" vurgusu yaptı.

Şehit Nubar Ozanyan Ermeni Tugayı, Nisan-Mayıs aylarına ilişkin siyasi durum değerlendirmesini yayınladı. Sosyal medya hesabından yayınlanan siyasi durum değerlendirmesinde öne çıkan başlıklar arasında Filistin direnişinin dünyaya etkisi, Irak Kürdistanı ve Rojava’ya yönelik saldırı planları, Ermenistan’da yaşanan gelişmeler ve 24 Nisan soykırım çalışmalarına yönelik değerlendirmeler yer alıyor.

İsrail’in siyonist saldırıları karşısında aylardır süren Filistin direnişinin dünya gündemine damgasını vurduğu belirtilen değerlendirmede direnişin etkisiyle dünyada yükselmeye başlayan öğrenci hareketlerinin ’68 Bahar Eylemlerini hatırlattığına dikkat çekildi.

TC ve KDP işbirliğine dikkat çekilen değerlendirmede “Türkiye’nin Rojava’ya yönelik saldırılarına ek olarak, yeniden güç kazanan DAİŞ sorunu da var. Bu durum ekonomik koşulları da zorlaştırıyor. KDP’nin kontrolündeki I.Kürdistanı’na açılan Semelka Sınır Kapısı ambargonun en önemli adresi. Ambargo dahil tüm bu politikaların tek nedeni Rojava’da devam eden devrimi boğmaktır” denildi. Rojava Devrimi’ne yönelik saldırıların şiddetlenerek artmasına rağmen Özerk Yönetimin uzun zamandır yapmaya çalıştığı seçimlerin startının verilmesine dair “Demokrasinin gelişmesi için bu çok önemli. Bu sayede Rojava’nın meşruiyeti daha fazla tanınacak ve halk bir şekilde yönetime katılabilecektir” denildi.

Ermenistan’da Paşinyan hükümeti öncülüğünde sürdürülen teslimiyetçi çizgiye karşı halkın sokakları terk etmediğine dikkat çekilen değerlendirmede Kafkasya’da emperyalist ve gerici güçlerin çıkar çatışmaları nedeniyle suların durulmadığı belirtildi.

Son olarak ise 24 Nisan soykırım çalışmalarının Şehit Nubar Ozanyan Ermeni Tugayı ve Kültür Merkezlerinin önlerine çıkarılan tüm zorluklara rağmen başarılı bir biçimde tamamladıkları belirtildi. Dünyadaki en geniş soykırım çalışmalarından birisinin Nubar Ozanyan ruhu öncülüğünde Rojava’da gerçekleştirildiğine dikkat çekildi. “Kişisel çıkar, bireyin üstünlüğü ve benzeri bencil ideolojilerin dünyada bu kadar yaygın olduğu bir dönemde onun çizgisi bizim için örnektir. Mütevazı bir yaşam sürerek kahraman oldu. Önümüzdeki zorlu savaşta onun çizgisini takip edecek ve şanlı mücadele çizgisini zafere taşıyacağız” denildi.

Değerlendirmede yer alan bazı başlıklar şöyle:

“Filistin’e yönelik soykırım saldırıları ve bu saldırılara karşı verilen şanlı direniş dünya gündemine damgasını vurdu. Filistin’le dayanışma için öğrenci hareketi ABD’den başlayarak tüm dünyaya yayılmış durumda. Emperyalist saldırganlığa karşı yükselen bu öğrenci hareketi 68 gençlik hareketlerine benzediği için egemenleri korkutuyor. Bu nedenle öğrencilerin kampüslerde düzenlediği eylemler yoğun polis saldırısıyla karşılaşıyor. Siyonist İsrail’in saldırıları nedeniyle dünya genelinde tepkiler yükseliyor. Kitlesel tepkiler nedeniyle ABD gibi ülkeler İsrail’den açık desteklerini çekmek zorunda kalıyor. Netanyahu hükümetinin uygulamaları İsrailliler tarafından da kabul görmüyor. Bir yandan ateşkes gündemde, diğer yandan İsrail Refah’a saldırıyor. Rusya ve Çin gibi emperyalistler bu süreçten en yüksek karı elde etmek için Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkeleri Filistin meselesi üzerinden kendi yanlarına çekmeye çalışıyor. Ancak 6 Gün Savaşını kısa sürede kazanan İsrail, aylardır Filistin direnişini kıramıyor. Filistin, başta Rojava olmak üzere işgal saldırılarına karşı direnen tüm halklar için iyi bir örnektir. Bu kadar küçük bir ülke İsrail’in teknik ve askeri üstünlüğüne rağmen direnmeye devam ediyor.

İsrail’in saldırıları Filistin ile sınırlı değil. Suriye ve Lübnan gibi ülkeler de düzenli aralıklarla saldırıya uğruyor. Bu saldırıların yanı sıra Suriye ve Lübnan’da halk ciddi bir yoksulluk içinde. Lübnan’da bu yoksulluğun sebebi olarak Suriye’den gelen göçmenler gösterilerek ırkçılık tırmandırılmakta ve göçmen işçiler büyük saldırılara maruz kalmaktadır. Bu saldırılar henüz Türkiye’deki kadar tırmanmamış olsa da, tırmanan ırkçı politikalar nedeniyle bu seviyeye ulaşması beklenmektedir.

Türkiye’de Erdoğan liderliğindeki AKP, seçimlerde ağır bir yenilgi aldı. Bu süreçte devlete karşı halk hareketi de büyüdü. Irak Kürdistanı’nda da seçimler yapılacak. Barzani hükümeti bu seçimleri erteliyor. Bu süreci uzatmak istiyor çünkü KDP yolsuzlukları ve Kürt halkına yönelik saldırılardaki işbirlikçi konumu nedeniyle bu seçimleri kaybedecek. KDP savaşın patlak vermesini bekliyor. Böylece savaşı daha fazla yolsuzluk ve yoksulluk için bir kamuflaj olarak kullanacak, tıpkı Erdoğan hükümetinin yıllardır yaptığı gibi. KDP, faşist Türk devletinin gerillalara karşı yürüttüğü operasyonda sadece askeri olarak yer almıyor. Duhok’taki kamp Türk devletinin saldırılarından kaçmak zorunda kalacak Rojavalılar içindir. Önümüzdeki süreçte her milliyetten Rojava halkını yeni ve daha geniş bir saldırı dalgası beklemektedir.

Türkiye’nin Rojava’ya yönelik saldırılarına ek olarak, yeniden güç kazanan DAİŞ sorunu da var. Bu durum ekonomik koşulları da zorlaştırıyor. KDP’nin kontrolündeki I. Kürdistanı’na açılan Semelka sınır kapısı ambargonun en önemli adresi. Ambargo dahil tüm bu politikaların tek nedeni Rojava’da devam eden devrimi boğmaktır. Hasat zamanı yaklaşırken bir diğer önemli tehdit ise Türkiye destekli bazı unsurların önceki yıllarda olduğu gibi tarlaları ateşe vermesidir. Bu nedenle hem halk hem de SDG’ye bağlı güçler ekinlerin başında nöbet tutuyor. Hasadın yakılması, en temel gıda maddesi olan ekmeğe erişimin zorlaşması anlamına geliyor. Tüm bu zor koşullarda Özerk Yönetim yerel seçimlere hazırlanıyor. Erdoğan Rojava’yı “Suriye’de yarım kalan işimizi tamamlayacağız” diye tehdit ederken, Özerk Yönetim uzun zamandır bu seçimleri yapmak istiyor. Demokrasinin gelişmesi için bu çok önemli. Bu sayede Rojava’nın meşruiyeti daha fazla tanınacak ve halk bir şekilde yönetime katılabilecektir.

Emperyalist saldırganlık ve gerici devletlerin işbirlikçiliği nedeniyle Kafkasya’da sular durulmuyor. Ermenistan’da ciddi bir hareketlenme var. Halk Paşinyan hükümetinin teslimiyetçi çizgisini kabul etmiyor ve ona karşı ayaklanmış durumda. Azerbaycan ile yapılan ateşkes anlaşmalarını kabul etmiyorlar. 4 köy daha teslim edilecek. Bu nedenle binlerce insan sokaklara dökülüyor. Bu protestolarda öne çıkan slogan Artsakh’a geri dönüş sloganıdır. Paşinyan hükümetinin talimatıyla kolluk kuvvetleri bu gösterilere saldırıyor.

Böyle bir dönemde, 24 Nisan kapsamında Şehit Nubar Ozanyan Ermeni Tugayı ve Kültür Merkezi olarak Haseke ve çevre köylerde çeşitli etkinlikler düzenledik. Ermenistan’dan sonra en kitlesel soykırım karşıtı gösteriler Rojava’da gerçekleşti. Rojava’da ilk kez soykırıma karşı bu kadar kapsamlı bir çalışma yürütüldü. 24 Nisan etkinliklerine Şehit Nubar Ozanyan’ın mücadele çizgisi damgasını vurdu. Onun hayatını takip ettik ve karşılaştığımız tüm zorluklara rağmen bu etkinlikleri gerçekleştirdik. Nubar Ozanyan Filistin’de Araplar, Artsakh’ta Ermeniler, Rojava’da Kürtler ve Türkiye’de Türk-Kürt emekçiler adına mücadele etti. Evet, o bir Ermeni’ydi ama sadece bu milliyetle sınırlı kalmadı. Komünist kimliğini her şeyin önüne koydu ve mücadele etti. Nubar Ozanyan ezilen halklar arasında bir devrim köprüsüdür. Bu mirasla Filistin’e yapılan saldırılara ilk elden cevap verdik, Artsakh’ın işgaline ilk andan itibaren karşı çıktık. Kişisel çıkar, bireyin üstünlüğü ve benzeri bencil ideolojilerin dünyada bu kadar yaygın olduğu bir dönemde onun çizgisi bizim için örnektir. Mütevazı bir yaşam sürerek kahraman oldu. Önümüzdeki zorlu savaşta onun çizgisini takip edecek ve şanlı mücadele çizgisini zafere taşıyacağız. Ne Kafkasya’daki kirli oyunlar ne KDP-TC işbirliği, ne de Siyonist saldırganlık bu mücadele ateşini söndüremeyecektir. Bu ateş milyonlarca mazlum halkın yüreğinde yaşıyor. Sokakları, meydanları ve mevzileri doldurmaya devam ediyor.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu