EmekGüncel

SÖYLEŞİ | “30. Güne Kadar Bizim Grevimizdi; 30. Günü Aştıktan Sonra Sizin Greviniz”

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ile Rossiya Segodnya Uluslararası Haber Ajansı (Sputnik) Türkiye Bürosu arasındaki toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması ve işten atmalar yaşanması üzerine başlayan grev devam ediyor.

İş sözleşmesi görüşmelerinin çıkmaza girmesi üzerine TGS, 24 Temmuz’da grev kararını ilan etmişti. Sputnik yönetimi bunun üzerine 7 Ağustos günü tamamı sendika üyesi 24 gazeteciyi işten çıkarmış; sendika da 17 Ağustos’ta greve çıkmıştı.

O günden bu yana grev yapan gazeteciler, aylardır birçok zorluğa ve baskıya maruz kaldı. Sputnik patronu, TGS Yönetim Kurulu üyeleri ile greve katılan sekiz gazeteci hakkında eylemin “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’na aykırı olduğu” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusundan sonra sekiz gazeteci emniyet tarafından aranarak ifade vermeleri istendi.

Bu duruma tepki gösteren TGS Başkanı Gökhan Durmuş, devam eden grevin haklı olduğunu belirtti. “Grevi kaldırıp, dağıtmak istiyorlar. Sputnik açık bir şekilde Anayasayı ve yasaları ihlal ediyor” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu hukuksuzluğun hesabı sorulması gerekirken, bizleri ifadeye çağırmalarından görüyoruz ki, devlet de bunların arkasında. Yasal bir grev olmasına rağmen nasıl ‘2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’ ihlal edilmiş anlamıyoruz! Bazı arkadaşlarımız Emniyet’ten aranmış ve ifadeleri istenmiş. Savcılıkta benim ve yönetim kurulu üyelerinin isimleri de var. Önümüzdeki günlerde bizi de ifadeye çağırmalarını bekliyoruz. Bizim ifadeye çağrılmamız kesinlikle hukuki değildir. İfadeye çağırsalar da, dava açılıp yargılama yapılsa da bizi haklı davamızdan döndüremezler. Haklı olduğumuzu biliyoruz ve sonunda biz kazanacağız.”

– 150 günü aşan greviniz sürüyor. Öncelikle grev nasıl devam ediyor, neler yapıyorsunuz?

– Evet uzun süren bir grev oldu. Türkiye’de bunu yapabilmek bile bir kazanım olarak değerlendirilebilir. Grev biraz hava şartlarına direnerek, her zaman hukuk muadelesi içinde, çoğu zaman grev kırıcılara karşı etkin mücadele ile bazen yılgınlıkların yeniden uyanışlara dönüştüğü ama her zaman kararlı bir şekilde devam ediyor.

Grev alanında devam eden mücadelemiz hem kendi taleplerimiz hem de bizi takip eden tüm işçilerin talepleri açısından oldukça önemli.

Kararlılıkla, inançla, inatla ve bu sorumlulukla devam ediyoruz. Zorluklar aşılır elbette. Ne diyor şair:

Bu günlerden geriye,

Bir yarına gidenler kalır

Bir de yarınlar için direnenler…

 

“Bizim planımız başından beri hiç değişmedi, kazanmak!”

– Sputnik neden taleplerinizi karşılamamakta ısrar ediyor?

– Bunun birçok sebebi var mutlaka. Biz bu işin bu noktaya geleceğini hiç beklemiyorduk çünkü sonuçta Sputnik bir Rusya kurumu ve işçi denince akla gelen ilk ülkelerden. Tabii iş öyle olmuyor, bizim makul ölçülerde talep ettiğimiz ve toplu sözleşme taslağına sunduğumuz taleplere evet deselerdi, dünya çapında tüm Sputnik çalışanları bundan etkilenecekti, bu yüzden duvar ördüler meseleye.

Diğer taraftan yabancı bir ülkede, o ülkenin anayasasını çiğneyebilme özgürlükleri onları cesaretlendirdi. Bizim ülkede yasaların, kanunların çok rahat çiğnendiğini öğrendiler demek ki bundan da cesaret aldılar.

Öte taraftan bakınca onlar bizim kısa zamanda grevi sonlandıracağımızı düşündüler muhtemelen. Türk akıl hocaları da onlara böyle söylemiştir diye düşünüyorum. Orada halen görevde olan yöneticiler, kendi kariyer planlarına bizi alet ederek yöneticileri yanlış yönlendirdiler yorumunu da rahatlıkla yapabilirim. Çünkü 9-10 görüşme yapıp anlaşmaya çok yakınken işlerin bu noktaya gelmesini açıklamak zor.

– Grevi nasıl sürdüreceksiniz?

– Grevi sürdürme planımız kazanma sonucuna endeksli, işveren halen tüm girişimleri reddediyor, müzakereye kapalı. Vekillerin ziyaretlerini kabul etmeyen, onlara kapılarını kapatan bir anlayışla mücadele ediyoruz. Bu yüzden meşakkatli bir yol oldu bizimkisi. Arkadaşlarla, sendikamızla sık sık durum değerlendirmesi yapıyor, her durum için bir plan hazırlıyoruz. Uzun zamandır bir donukluk süreci var gibi görünse de arka planda ilerleyen bir diplomasi trafiği olmuyor değil ama söylediğim gibi anlaşma zemininden uzak bir tavırla karşı karşıyayız.

Kararımızı durum ve şartlar ortaya koyacak. Bizim planımız başından beri hiç değişmedi, kazanmak!

 

“Grev kırıcılar her alanda deşifre edilmeli”

– Basın başta olmak üzere devrimci-muhalif kamuoyuna nasıl bir çağrınız var?

– Ben birçok konuşmamda şunu hep söyledim ve bu duyguyu herkese empoze etmeye çalışıyorum; Bu grev 30. güne kadar bizim grevimizdi, 30. günü aştıktan sonra sizin greviniz. Bu grev, tüm basın emekçilerinin grevi. Belki bugün konforlu alanından bizi izleyip harekete geçemeyenlerin kendileri, aileleri, çocukları bu mücadelenin kazanımlarını yaşayacak. O yüzden bir çağrı yapmaya bile gerek kalmadan sahiplenme noktasında kendiliğinden harekete geçen bir tavır olmalı. E

lbette sahiplenilmediğimiz anlamı çıkmasın fakat grevin henüz sonuç almaması bu desteğin eksik olduğunu da ortaya koyar. Daha fazla sahiplenilmesi gereken bir süreç var ortada.

Nihayetinde biz 150 günü aşan kararlılığımızla bu gücü verdik. Bu mücadele örnek bir mücadele, özellikle basın alanında yaşanıyor olması çok önemli. Beni, sendikamızı ve arkadaşlarımızı mezuniyet ödevleri için arıyor gazetecilik öğrencileri. Akademisyenler inceliyor, değerlendiriyor. Her aşaması ile tarihe notları olacak bir grev Sputnik grevi. Bu yüzden aydınlar, işçiler, gazeteciler, devrimciler bu alana sahip çıkmalı.

Grev kırıcılar da her alanda deşifre edilmeli. Örneğin bizim işten atılmamız sırasında sesini çıkarmayan, sendikalı arkadaşlarımıza baskı yapan, patronculuk oynayan, patron dilini egemen kılmaya çalışan, 24 gazeteci işten atılırken işe gelmeyip biz alandan ayrıldıktan sonra ofise giriş yapan, solculuktan ekmek yiyenler, başka bir gazetecinin hak mücadelesinde kameralara görüntü veriyor. Bir yanda solculuk oynanıyor, yayınlara başka grevden kişiler bağlatılıyor, asgari ücret geçimsizliği yayınların ana konusu falan ama tam 50 metre önlerinde 150 günü geçmiş işsiz insanlar yok sayılıyor.

Çağrım tam da bu duruma. Bu ikiyüzlülüğe ses çıkarın. Bunu kabul etmeyin. Unutmayın!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu