EmekGüncel

SÖYLEŞİ | “Yemeksepeti, Türkiye Çapında Bir Direnişe Dönüştü!”

Yemeksepeti’ndeki süreci yaklaşık iki yıldır örgütlenme çalışması yürüten ve son direniş sürecinde de işçilerle birlikte alanda olan Nakliyat-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu ile konuştuk.

Yemeksepeti işçilerinin sefalet ücretine, mobbing ve baskıya karşı Şubat ayının başında başlatmış olduğu direniş sürüyor. İşçiler, ücret artışı talebiyle başta İstanbul olmak üzere birçok şehirde eylemler gerçekleştirmeye ve halkı Yemeksepeti’ni boykot etmeye çağırıyor.

Yemeksepeti’ndeki süreci yaklaşık iki yıldır örgütlenme çalışması yürüten ve son direniş sürecinde de işçilerle birlikte alanda olan Nakliyat-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu ile konuştuk.

– Merhabalar. İlk olarak sendikanızın geçen yıl başlatmış olduğu örgütlenme çalışmasını ve bunun akabinde Yemeksepeti’nde iş kolu değişikliğini sormak istiyoruz. Örgütlenme sürecini ve devamında yaşananları da anlatır mısınız?

– Yemeksepeti online yemek ve market siparişi verilen ve 2000’li yılların başında kurulan bir işletme. Biz burada 2020 yılında örgütlenme faaliyetine başladık. Bu dönemde Bakanlık kayıtlarında burası taşıma işkolunda görünüyordu ve Ocak 2021 itibari ile de taşıma işkolunda çalışanların sayısı Yemeksepeti’nde 6.200 işçi gözüküyordu. 2015 yılında ise DeliveryHero denilen bir uluslararası tekele satıldı. Bizim faaliyet alanımızda olunca özellikle 2020 yılı ortalarında farklı bölgelerde örgütlenme çalışmalarımız oldu.

Farklı bölgelerde işçilerle iletişime geçerek 2020 sonuna doğru burada bir örgütlenme çalışmasına başladık ve 2021 yılı başından itibaren ise başta İstanbul olmak üzere Ankara, Antalya, Adana, Konya’da 2.000’i aşkın işçi sendikamıza üye oldu. Bu arada broşürlerimizi dağıttık, sendikamızı tanıttık.

Bazı yerlerde sendikal faaliyetimizi engellemeye yönelik pratikler gösteren depolar da oldu tabii. Özellikle pandemi döneminde bu tür işletmeler çok büyüdüler, bu süreçte biz tam Bakanlığın yetki başvurusu için hazırlanırken –çünkü 2.000’i aşan üye sayısına ulaşmıştık– bir hile yaparak Yemeksepeti’nde işkolunu değiştirdiler. Ancak bir iş kolunun nasıl değiştireceği Çalışma Bakanlığı prosedürlerinde belli. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı inceleme yapar, bu incelemenin sonunda bir rapor hazırlar, bu rapor Resmi Gazete’de yayınlanır ve taraflar da buna olur verir. İşkolu değişikliği ancak bu şekilde mümkün olabilir.

Ama Yemeksepeti işvereni; aynı yerde aynı işi yapan işçileri, o işyerinde taşımacılık iş kolunu kapatıyor gösterip aynı iş yerinde aynı yere ticaret, eğitim, büro işkolunda iş yeri açılışı yaparak orada taşımacı işkolunda çalışan sendika üyelerini o iş koluna geçirerek bizim 2.000 civarı üyemizin üyeliğini düşürmüş oldu.

Bu yasal olmayan ve resmi evrakta sahteciliğe giren bir uygulama. Bu aslında sadece bizim sendikamızla ilgili değil, tüm diğer sendikaların örgütlenmesini engelleyen ve işverenin tamamen keyfi bir şekilde sendika düşmanlığına açık bir kanıttır.

İşkolu değişikliğinin ardından orada taşıma işkolunda gözüken hala 110 üyemiz bulunuyordu ve biz yine yetki başvurusunda bulunduk, Bakanlık olumsuz yanıt verdi. Onunla ilgili de dava sürüyor. İşkolu değişikliğine dair biz Bakanlığa bir şikayette bulunduk ve bakanlık başvurumuzu uzun süre engelledi. Müfettiş incelemesi istedik, müfettişle görüştük. Müfettiş burada bir sorun olduğunu, hile olduğunu tespit etti. Aylar sonra verilen kararda ise “hile yoktur” denildi.

Aslında burada bakanlığın kararı hukuki değil siyasi bir karardır, sendika düşmanlığıdır. Ancak aynı bakanlık Temmuz ayında TÜMTİS Sendikası’nın Manisa Akhisar’da 70 kişiden 30 kişi üye yaptıktan sonraki yetki başvurusunu olumlu yanıt veriyor.

Kamuda yetkili bir sendikaymış gibi bir açıklama oldu ama olan bu süreç. Yani biz burada her şeye karşı mücadele ediyoruz, boykot çağrıları yaptık, eylemler gerçekleştiriyoruz. Yunanistan’da işçiler Yemeksepeti işçilerle dayanışma eylemi gerçekleştirdiler. Türkiye’deki sendikalar dayanışma çağrısında bulundular ve böyle bir süreç yaşadık.

 

“Birkaç kişinin yapacağı işi bir kişi yapıyor!”

– İşçilere dayatılmak istenen esnaf-kurye modelini de sormak istiyoruz. Patronun bu sisteme geçmekteki amacı nedir?

– Bu direniş aslında sadece Yemeksepeti ile ilgili değil burada bir esnaf kurye modeli var. Yemeksepeti kurulduğundan beri belli anlamda kurumsallığı olan bir işletme, özellikle çalışanlara yönelik ücret ve sosyal hakları ile ilgili örneğin asgari ücretin biraz üzerine ücret veriyor, primleri daha düzgün veriyor.

Yine moto-kuryeler dağıttıkları sipariş başına belli bir ücret alıyorlar. Yani bir sabit ücretleri var asgari ücretin fazlası, onun üzerinde de prim, bahşiş, sipariş başına aldıkları para. Bir de ayrıca Banabi depolarında çalışanlar var.
İş kıyafetleri veya iş güvenliği ile ilgili alınması gereken önlemleri ilişkin yerine getirilmesi gereken sorumlulukları uyan bir işletme.

2015 yılındaki satıştan sonra 27 milyonluk parayı önceki CEO Nevzat Aydın beyaz yakalılara dağıtıyor, yani bu şekilde beyaz yakaları kendisine bağlamış oluyor bir yandan. Ancak bu sene, 2022 yılında asgari ücretin üzerinde bir ücret artışı yapılmadan bir ücret açıklaması yapıldı. Bir de açıklamalarında asgari ücret oranındaki artışı sanki kendisi yapmış gibi “bir ücret artışı yaptım” diye açıklama yaptı.

Yani geçen sene asgari ücret 2.000 TL civarında iken Yemeksepetinde ücret 3.200 liraydı, bu sene asgari ücret 4.253 TL olarak açıklandı, Yemeksepeti de ücreti 4.253 TL açıkladı. Böyle olunca direnişin asıl odağı da sefalet ücreti oldu. Yemeksepeti de bu arada diğer işletmelerde olduğu gibi esnaf kurye modeline geçti.

Bağımsız vergi mükellefi olarak çalışanlar var, bir taraftan da sigortalı olarak çalışanlar var. Bu esnaf kurye modelinde birkaç kişinin yapacağı işi bir kişi yapıyor ve daha fazla iş yapıp daha az ücret alıyor. Bununla beraber haftalık 45 saat olan çalışma saati 70 saatlere hatta 90 saatlere çıkıyor.

“Direniş örgütlü mücadeleye dönüştü!”

– Direnişteki işçilerin talepleri neler?

– İşçilerin tepkisi örgütlü bir tepkiye dönüşmüş oldu. İstanbul merkezli olmak üzere Ankara, İzmir, Eskişehir, Bolu, Kütahya, Adana ve Mersin’de yankısını bulan bir direniş haline geldi. Talep olarak; sefalet ücretine karşı ve net ücret 5.500 olsun deniliyor, işverenin işkolu değişikliğine son verilsin, örgütlenmeye saygı gösterirsin ve mobbing uygulamalarına son verilsin vb. talepler var.

Halkın örgütlü bir şekilde boykot etmesi için bu süreçte birçok çağrılar yaptık, bazı sanatçıların da katılımıyla. Bu çağrılarla beraber özellikle Şubat ayında İstanbul’da % 70’e yakın iş kaybı yaşadı Yemeksepeti. Bazı şehirlerde ise % 90’a yakın iş kaybının olduğu biliniyor. Yani bir anlamda direniş ve örgütlü mücadele ile işvereni fiili bir toplu sözleşme zorladı. Bu süreçte işverenle birkaç görüşme yapıldı ama şu ana kadar sefalet ücretinin düzeltilmesine dair somut bir adım olmamakla beraber buna karşı boykotun etkileri de devam ediyor.

Sendikamıza arayıp “boykot hala devam ediyorsa sipariş vermeyelim” diyenler bile var. Yani Yemeksepeti Türkiye çapında bir direniş ve mücadeleye dönüştü. Önümüzdeki günlerde bu mücadeleyi nasıl daha yükseğe taşıyabilir diye düşünüyoruz. İlk başlarda daha kendiliğinden bir mücadele iken şimdi örgütlü bir mücadeleye dönüşmüş oldu. Bazı anlamda kitlesel katılımlar da bir azalma olsa da biz bu süreci devam ettireceğiz. Çünkü bu hem sefalet ücretine karşı hem de bahsettiğim esnaf kurye modeline karşı bir mücadeledir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu