GüncelMakaleler

YORUM | AKP’nin Van Hamlesine Halk Tokadı

"Faşist iktidar kaybettiği kitle desteğini yeniden kazanmak için halkın refah düzeyini artırma, işsizliği giderme, geniş yığınların demokratik hak ve özgürlük taleplerine olumlu yanıt verme yolunu seçmeyecektir."

Her fırsatta halkın iradesine saygıdan söz eden, demokrasi denilince sandıklardan çıkan sonuçları gösteren AKP ve suç ortakları, sandıklarda halkın tokadını yiyince, yargı yoluyla yine gasp çeteciliğine soyundular. Yine diyoruz; çünkü mevcut iktidar, 2019 yılında da Kürt illerinde belediyelere kayyum atayarak halkın iradesini gasp etmişti. Ama bu sefer AKP iktidarının yargı yoluyla Van’da yapmış olduğu müdahaleye Kürt halkı ve dostları “yeter” dedi. Ve bir kez daha dost-düşman direnişin gücüne tanıklık etti. Halkın iradesiyle-mücadelesiyle kazanılan mevzileri korumanın güvencesinin burjuva yasaları değil halkın birleşik mücadelesi olduğunu gördü.

Hiç kuşkusuz faşist diktatörlüğün hüküm sürdüğü bir ülkede demokratik alanda kazanılan her mevziiyi korumak da zorlu mücadeleleri gerektirir. Tabi ki, bu zorlu mücadelede tıpkı Van’da olduğu gibi kitlelerin sürece dahil olması ve mücadelenin birleşik bir karakter kazanması oldukça önemlidir. Yine söylem düzeyinde de olsa bu anti-demokratik tutuma karşı egemenler cephesinde de farklı seslerin duyulması-yarılmaların yaşanması iktidarın teşhirini kolaylaştırarak geçici de olsa haydutluk eyleminde geri çekilmesini sağlıyor.

Geçici diyoruz; çünkü bu gasp girişimi aynı zamanda bundan sonra yapılacak saldırıların da habercisi niteliğindedir. Bilindiği gibi, AKP iktidarı, seçim öncesinde T.Kürdistanı’na  aktarmış olduğu militarist güçlerin oylarıyla DEM Parti’nin adaylarının aleyhine sonuçlar yaratmaya çalıştı. Görünen o ki, istedikleri sonuçları tam olarak alamadılar. Van’da yaşananlar da bu saldırı dizisinin bir devamıdır. Ve bundan sonra da saldırılara devam edilecektir. Bu nedenle tam da yukarda ifade ettiğimiz gibi bu mevziileri korumanın güvencesi burjuva yasalar değil, halkın fiili meşru mücadelesidir.

Şu konularda net olmalıyız; faşist iktidar kaybettiği kitle desteğini yeniden kazanmak için halkın refah düzeyini artırma, işsizliği giderme, geniş yığınların demokratik hak ve özgürlük taleplerine olumlu yanıt verme yolunu seçmeyecektir. Tam tersine tıpkı 2015 sonrası süreçte olduğu gibi esas olarak devlet teröründe ısrar edecektir. Irkçı milliyetçi propagandaya sığınacaktır. Evet iktidar yerel seçim sürecinde, genel seçim dönemindeki kadar “beka” demedi; “Vatan, Millet, Sakarya” propagandasına yüklenmedi. Veya bu yönlü yapılan propaganda, kitlelerin karşı karşıya olduğu yoksulluk-işsizlik duvarını aşamadı. Diğer bir ifadeyle, ekonomik krizin yaratmış olduğu tahribat, bu ırkçı propagandanın etkisini kısmen de olsa zayıflattı. Oy kullanma tercihlerini değiştirdi. Bu durumu, kitlelerin dini gericilik veya ırkçı milliyetçiliğin etkisinde önemli oranda kurtulduğu şeklinde tarif etmek doğru değildir. Böyle olmadığını YRP’ye verilen oylarda, yine “muhafazakâr” kesimlerin yoğun olarak yaşamış olduğu kimi yerleşim alanlarında sandığa karşı yaşanan kayıtsızlıkta görmek mümkündür. Bu konu üzerinde durmamızın asıl nedeni kitlelerin oy kullanma davranışındaki tepkisel değişimin doğru bir tarzda okunmasıdır.

Ekonomik krizin sonuçları, burjuva muhalefetine yaradı

Yaşadığımız coğrafyada ekonomik kriz derinleştikçe yoksulluk ve sefalet geniş emekçi yığınlar üzerine bir kara bulut gibi çöktü. AKP iktidarının “yerli-milli” ekonomi propagandası, Filistin halkının haklı direnişinden hareketle Siyonizm karşıtlığı üzerinden yürütmüş olduğu ikiyüzlü propaganda, bu kara bulutları dağıtmaya yetmedi. Diğer bir anlatımla kitlelerin bir bölümünün oy tercihindeki değişimi mutfağındaki yangın, karşı karşıya olduğu barınma sorunu vb. faktörler belirledi. Yine İsrail devletiyle sürdürülen ticaret ilişkileri, Siyonizm karşıtlığı üzerinden yürütülen propaganda etkisiz kıldı. “Vatan, Millet, Sakarya” pazarı da artık daralmıştır.

Şöyle ki; CHP’nin Bolu, Afyonkarahisar vb. belediye başkanları, başkan adaylarının seçim sürecinde yürütmüş oldukları ırkçı propaganda AKP, MHP vb. parti adaylarına rahmet okutur cinsteydi. Yani ırkçı milliyetçilik varisleri çoğaldıkça, zehirli pastaların dilimleri de küçüldü. AKP iktidarının tarikatlar-cemaat ve mafya gibi suç örgütleriyle sürdürmüş olduğu ilişkilerin bu yerel seçimlerde gereken faydayı sağlamadığını Adıyaman seçim sonuçlarında görmek mümkündür. Tüm bunların yanısıra bu sonuçlara yol açan başka etkenler de söz konusudur. Ama öncelikli olan geniş emekçi yığınların satın alma gücünün giderek zayıflaması ve yoksulluğun derinleşmesidir.

Ortaya çıkan bu sonuç, yalnız günlük yaşamda geniş emekçi yığınların alışkanlıklarını değiştirmedi. Aynı zamanda AKP karşıtlığı üzerinde bir öfke birikimine de yol açtı. Emeklilerin sokaklarda yankılanan öfkesi buna en iyi örnektir. Bu nedenle Erdoğan’ın “sabır” telkinleri, “beka” masalları istenilen sonucu üretmedi.

Unutmamak gerekir ki, yüz yıllık cumhuriyet tarihinde egemen sınıf klikleri arasındaki mücadelede benzer sonuçlar yaşanmıştır. Dolayısıyla asıl olan geniş yığınların sisteme olan tepkisini sistem dışı mücadele kanallarına akıtacak güçlü devrimci örgütlemeler yaratmaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu