GüncelMakaleler

Yorum | “Aleviler ırkçı söylemleri boşa düşürmelidir!”

Alevi-Bektaşilik başından itibaren her halk inancı olmuştur. Tarih boyunca hiçbir zaman hakim sınıfın yanında yer almamış, egemen devlet inancı olmamıştır. Yaşam bulduğu coğrafyalarda diğer inanç ve toplumlara karşı katı tabular benimsememiş, dönemin sosyal-politik atmosferine uygun olarak ötekileştiren olmamıştır.

 

Her yıl Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde Ağustos ayının ortasında gerçekleştirilen Hacı Bektaş-ı Veli Anma Etkinliği, bu yıl bir ilke sahne olarak CHP’li belediye başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu tarafından “Suriyeli göçmenler ve diğer grupların katılımının engellenmesi için” Eylül ayına ertelendi.

Belediye Başkanı’nın “Suriyeliler ve diğer gruplar” söylemiyle yaptığı ırkçılık, asimilasyon yolunda yaptığı ilk icraatı değil. Aleviliği Türk-İslam kalıplarıyla Sünnileştirmeye çalışmak yıllardır sürdürülen bir politika. Daha önceki yıllarda anma etkinliği, Alevi kurumlarının ortak program çerçevesinde yaptığı bir etkinlikken CHP’nin asker emeklisi şovenist belediye başkanı ve toplumsal kimliğinden koparıp Hanefi-Sünni inancının bir uzantısı haline getirmeye çalışanlar; sosyal-demokrat, ilerici kurum ve kişileri tertip komitesinden uzaklaştırdı. İlerici kurumlar yerine Alevilerin asla kabul etmeyeceği devlet bürokrasisiyle uyumlu kurum ve kişiler programa dahil edildi. Etkinlik zaman içinde adeta Aleviliğin asimilasyonu çalışmalarına dönüştürüldü. Devrimci, demokrat, ilerici kurum ve yazarlar dışlanarak, yerlerine egemen sınıf ideolojisinin önlerine koyduğu resmi tarih savunuculuğunu yapanlar getirildi.

Alevi-Bektaşilik başından itibaren her halk inancı olmuştur. Tarih boyunca hiçbir zaman hakim sınıfın yanında yer almamış, egemen devlet inancı olmamıştır. Yaşam bulduğu coğrafyalarda diğer inanç ve toplumlara karşı katı tabular benimsememiş, dönemin sosyal-politik atmosferine uygun olarak ötekileştiren olmamıştır. Tam tersi birlik-beraberlik öğretisiyle hareket etmiştir.

Bektaşilik, Anadolu insanının inanç tarihidir. Onun özünde Anadolu insanının bütün inanç ürünlerini, ilkçağa varan yaşam anlayışını bulmak kolaydır.” (İ. Z. Eyüboğlu, Bütün Yönleriyle Bektaşilik)

Mevlana, Konya’da Selçuklu Sarayı ve onun çevresindeki belli başlı zengin eşraf topluluğu içinde kendine yer edinmişken, çağdaşı Bektaş-ı Veli tam zıttı bir yol izleyerek yoksul köylüler içinde, onlarla birlikte var olmuştur. Tüketici sınıfın yanında değil emeğiyle, alınteriyle geçinen üretici sınıfın içinde dallanıp budaklanmıştır. Mevlevilik, hakim sınıf inancını temsil ederken, Bektaşilik ezilenlerin inancını temsil etmiştir.

Anadolu Aleviliğince Serçeşme olarak kabul edilen Hacı Bektaş-ı Veli Dergahı, bugün ırkçı şovenistler tarafından “Alevi-İslam” anlayışı yakıştırmasıyla dar kalıplara hapsedilmeye çalışılarak özünden, insan-doğa-yaşam öğretisinden koparılmak isteniyor. Bektaşilik bir ulusun egemen milliyetçi kalıplarına sığmayacak kadar geniş bir coğrafyada yoksul halk ile bütünleşmiş, iç içe geçmiş inanç öğretisi olmuştur. Arnavutluk’tan Yunanistan’a, Azerbaycan’dan İran’a kadar birçok bölgede vardır. Ve tarihinde hiçbir zaman bir ulusu, halkı, inancı ırkçı söylemlerle aşağılamamış, ötekileştirmeye çalışmamış ve hor görmemiştir.

Her yıl yüzbinlerce insanın ziyaret ettiği bu mekan ilk kez Hızır Paşa’ların asimilasyon politikalarıyla yüz yüze kalmıyor. Dergaha karşı en kapsamlı imha, yok etme saldırılarından biri 1826 yılında 2. Mahmut tarafından yapılmıştır. Dergah talan edilerek dağıtılmış, babaları-dedeleri tutuklanarak sürgüne yollanmış-katledilmiştir. Alevilerden arındırılan dergahın başına bir Nakşibendi şeyhi getirilmiş, içine cami yaptırılarak Sünnileştirme (devlet için makbul Alevi) projesi hayata geçirilmeye çalışılmıştır. Dışarıdan tutturulmaya çalışılan asimilasyon mayası yüzyılların imbiğinden süzülüp gelen öğretiyi yok edememiştir.

Suriyeli göçmenler coğrafyamızın her yanında aşağılanarak, tüm kötülüğün müsebbibi gösterilerek toplumdan dışlanıyor, bulaşıcı hastalıkmış gibi insan onuruna yakışmayan davranışların hedefi oluyorlar. Eşitlikçi temelleri merkezine alan bir inanç bugün onun yol sürdürücüleri olduğunu iddia edenler tarafından insanlık karşıtı-ırkçı ideolojik akımlarla birlikte yol alıyor.  Bugün bir kez daha artan milliyetçilik rüzgarını arkasına almak isteyenler, Suriyeliler söylemiyle Hacı Bektaş-ı Veli Anma Etkinliği’ni Alevilerin öz kurumlarına kapatarak asimilasyon politikasının bir aracı haline getirmek istiyor, “makbul Alevilik” peşinde koşuyor.

Aleviler, bu ırkçı politikanın bir parçası olmayarak üzerlerinden oynanmaya çalışılan Suriyeli karşıtlığının birer aktörü haline gelmeyerek tarihleri boyunca ezilenlerin yanında yer almış olmanın gerekleri ile ırkçı söylemleri boşa düşürecektir. (Bir ÖG okuru)

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu