GüncelMakaleler

YORUM | Avrupa’da Son Gelişmeler Üzerine

"İnsanlığın yaşamını ve özgürlüğünü yok eden egemenler, dünyamızı adeta açık bir hapishaneye çevirmiş bulunuyorlar."

Kapitalist-emperyalist sistem, kâr hırsı uğruna, girdiği jeopolitik Pazar rekabeti ve hegemonya savaşının doğrudan bir sonucu olarak, ortaya çıkan; işsizlik, açlık, yoksulluk, kıtlık, çevre ve doğa gibi temel insanlık sorunları ile birlikte yaşanan kitlesel göçler, gün geçtikçe büyümeye devam ediyor. Bu anlamda, insanlığın yaşamını ve özgürlüğünü yok eden egemenler, dünyamızı adeta açık bir hapishaneye çevirmiş bulunuyorlar.

Bu gerçekler doğrultusunda, başta Almanya olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri ile birlikte, süren emperyalist savaş için çalışan emekçilerin cebinden gasp edilen 100 milyarlarca Euro, militarist harcamalara ayrılmış durumdadır. Avrupalı emperyalistlerin bu saldırganlık yönelimi sadece dışa yönelik bir rekabet siyaseti değildir.

Aynı zamanda içe dönük de demokratik hak ve özgürlükleri kısıtlama, kazanılmış olan hakları gasp etme gibi anti-demokratik ve baskıcı politikalar da, tüm şiddetiyle devam ediyor. Sömürü ve gasptan beslenen emperyalist tekeller, sermayelerini mislince artırarak, kâr marjlarını yükseltiyorlar. Fakat bu durum karşısında, Avrupa ülkelerinin tamamında, işsizlik, yoksulluk, barınma ve konut gibi sorunlar, gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Diğer önemli bir sorun ise, 18 yaş altı genç ve çocuk nüfusunda yaşanan yoksulluktur.

Bu anlamda, Almanya İstatistik Dairesi’nin açıkladığı verilere göre “2022 yılından bu yana ülkede 18 yaşın altındaki yaklaşık 2 milyon 200 bin çocuk ve genç yoksulluk sınırı altında yaşıyor.” Bu rakam genç ve çocuk nüfusun toplamda yüzde 38’ine denk geliyor. Mevcut verilere göre, yoksulluk sınırında Almanya, AB ülkeleri arasında alt sıralarda yer alıyor. Örneğin; “Slovenya, Çekya ve Danimarka gibi AB ülkelerinde çocuk ve gençlerde, yoksulluk sınırı Almanya’dan daha düşük durumdadır. Aynı oran, Romanya, Bulgaristan ve İspanya gibi ülkelerde ise daha yüksek seviyededir.”

Bu gerçekler ışığında, AB genelinde yaklaşık 20 milyon çocuk ve genç yoksulluk sınırı altında yaşayarak, yüksek öğrenim ve meslek eğitiminden yoksun kalarak, geleceği çalınıyor. Bundan dolayı, bu büyük kitle geleceksizlik ve umutsuzluk içinde yaşamını sürdürmektedir.

Diğer önemli bir gelişmede, 16 Temmuz 2023 tarihinde, AB ile Tunus arasında imzalanan “geri kabul” göç anlaşmasıdır. Türkiye ile yapılan anlaşmadan farklı olarak, Tunus’un sadece kendi vatandaşlarını geri kabul etmeyi onaylaması oldu. Evet emperyalist egemenler insan yaşamı üzerinden, uşaklarıyla girdikleri pazarlıklar; içinde bulunduğumuz tarihsel sürecin siyasal ürünü olarak gelişiyor. Dünyayı talan eden egemenlerin, kitleleri yoksulluğa, sefalete, işsizliğe, kuraklığa, kıtlığa ve tüm doğa ile çevrenin yıkımına neden olan bu politikaları, insanlık için büyük bir yıkım yaratmıştır. Yaşanan yıkım neticesinde, yerini yurdunu terk eden, kitlesel göçler, başka bir yere taşınan milyonlar söz konusudur. Köle gibi alınıp satılan, insan pazarları kurulmuş bulunuyor. Son 30 yıldır emperyalistlerin bölgesel çıkarları uğruna devam eden vekalet savaşları ile kendilerine yeni sömürü ve kar paydaları yaratıyorlar. Ezilen mazlum halkların payına da her daim olduğu gibi yine ölüm, yoksulluk, işsizlik, yerinden ve yurdundan göç etmek düşüyor.

Bunun sonucunda, AB Komisyonu Başkanı (CDU)’lu Ursula von der Leyen, İtalya Başbakanı faşist Giorgia Meloni ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin 16 Temmuz 2023 tarihinde Tunus’ta Cumhurbaşkanı Kays Said ile göçmen geri kabul anlaşması yaptılar.

Yapılan anlaşmanın içeriği ise AB bütçesinden Tunus bütçesine 150 milyon euroluk takviye sağlanacak, bunun yanı sıra Tunus ile İtalya arasında yenilenebilir elektrik enerjisi iletim projesi ELMED’in geliştirilmesi için 307.6 milyon, 11 Akdeniz ülkesini deniz altından birbirine bağlayacak optik fiber teknolojili kablo projesine ise 150 milyon euroya varan miktarda yatırım öngörülüyor.

Ayrıca “insan kaçakçılığı”na karşı operasyonlar, sınır yönetimi ve geri kabullerin hızlandırılması için ilk etapta 105 milyon euro kaynak ödenecek. Uzun vadede ise kredi ağırlıklı olmak üzere, 900 milyon euro kaynak verilecek. Şimdilik Tunus ile imzalanan bu anlaşma, Türkiye ile 2016’da yapılmıştı. Sırada Mısır ve Fas gibi, Kuzey Afrika ülkeleriyle de benzer anlaşmaların yapılması hedefleniyor.

İtalyan İçişleri Bakanlığı verilerine göre bu yıl ülkeye deniz yoluyla gelen göçmen sayısı geçen yıla göre iki kattan fazla artarak 75 bine ulamış. Bunların 44 bini Tunus üzerinden gelmiştir. Yine Akdeniz’de 2023’ün ilk yarısında AB yolunda 1895 göçmen yaşamını yitirdi.

Avrupa’da diğer öne çıkan gündemler arasında Rusya’nın tahıl anlaşmasından tek taraflı olarak çekilmesi vardır. Temmuz 2022 tarihinde, BM ile Türkiye’nin arabuluculuğu ile Ukrayna ve Rusya tahılının tüm dünyaya Karadeniz üzerinden ihraç edilmesine ilişkin “Tahıl Koridoru” Anlaşması yapılmıştı. Daha önce iki kez süresi uzatılan Anlaşma, Ukrayna’nın dünya piyasalarına yaklaşık 33 milyon ton tahıl satmıştı.

Ancak yeniden süresi dolan bu anlaşmayı, Rusya uzatmayarak sonlandırdığını açıkladı. Rusya tahıl anlaşmasından çekilirken yaptığı açıklamalarda, Rusya’nın çıkarlarının gözetilmediğini savunarak “Batı gerçekten ihtiyacı olan ülkelere yardım etmek yerine tahıl anlaşmasını siyasi şantaj için kullandı” açıklamasından sonra tahılın depolandığı Ukrayna’nın Odessa Limanı’nı füzelerle vurmuştu. Bu konuda, BM insani işlerden sorumlu genel sekreter yardımcısı ve acil yardım koordinatörü Martin Griffiths yaptığı açıklamada, “küresel çapta 362 milyon insanın temel gıda ve tahıl yardımına muhtaç olduğunu” açıkladı.

Bu durumu göz önüne aldığımızda, insanlık açlık ile tehdit altındadır. Şimdi tüm bu gelişmelere baktığımızda, elbette emperyalist savaşlar sadece jeopolitik ve pazar çatışması olarak sürmüyor. Aynı zamanda ticaret savaşları biçiminde de devam ediyor.

Sonuç olarak, emperyalist burjuvazi ezilen kitleleri, baskı, sömürü, işsizlik, açlık, yoksulluk ve kıtlıkla terbiye etmeye çalışıyor. Bu anlamda, ezilen dünya halkları, zor bir dönemde geçiyor. Bu zor zamanlar, sefaletle yüz yüze bırakılmış kitlelerin kaderi değil; aksine bu yıkıcı saldırılara karşı, tüm demokratik güçlerle, birleşik enternasyonal, anti-faşist, anti-emperyalist mücadeleyi büyütme zamanıdır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu