GüncelMakalelerYorum

YORUM | Bir Devrimcinin Ardından!

"Ermeni halkının adalet davasının tanınmasında önemli rol oynayan, bir döneme damgasını vurmuş, efsaneleşerek aramızdan ayrılan Monte Melkonyan’ın her zamankinden daha çok aradığımız, eksikliğini yaşadığımız bugünkü zor koşullarda, O’nu anmak elbette daha anlamlı olacaktır..."

Son yıllarda Ermeni halkının yetiştirdiği en değerli evlatlarından olan, Enternasyonal Devrimci Monte Melkonyan’ın şehit düşmesinin 30. yılındayız.

Bugün Ermenistan ve Artsakh halkı olarak, içinden geçtiğimiz zor bir dönemde Ermeni fedai geleneğinin günümüzde en son temsilcilerinden olan Monte Melkonyan (Komutan Avo), Artsakh halkının kendi kaderini tayin etme mücadelesinde, I. Dağlık Karabağ (Artsakh) savaşının komutanlarından, Türk-Azeri faşist işgalci kuvvetlerinin korkulu rüyası, zulmün-haksızlığın olduğu her yerde gördüğümüz, Ermeni halkının adalet davasının tanınmasında önemli rol oynayan, bir döneme damgasını vurmuş, efsaneleşerek aramızdan ayrılan Monte Melkonyan’ın her zamankinden daha çok aradığımız, eksikliğini yaşadığımız bugünkü zor koşullarda, O’nu anmak elbette daha anlamlı olacaktır…

Bugün Ermeniler arasında yeni doğan çocuklara en çok verilen ismin ne olduğu, -eğer sorulacak olunursa- tek kelimeyle MONTE diyebiliriz. Bu durum bile bazı gerçekleri anlamamıza, günümüzün ihtiyaçlarının yerine getirilmesinde yardımcı olacaktır. Soykırım yaşamış, dünyanın dört bir yanına dağılmış, fakat kendi köklerine, atalarına, vatanına tekrardan dönüş yapan Monte’nin örnek alınması ve nesilden nesile efsaneleşerek devam etmesi, onun halkına olan sevgi-özlem ve bağlılığı ile açıklanabilir.

1957 yılında ABD-California’nın Visalia şehrinde dünyaya geldi. Varlıklı bir aileden gelen Monte, imkan ve olanaklar sayesinde başarılı bir eğitim döneminden sonra yüksek öğretimini tamamladı. Birçok ülkenin tarihi kültür dokusunu tanımak için kırktan fazla ülkeye seyahat etti. Ama Monte’nin üzerinde derin izler bırakan, hayatının dönüm noktası olan, kendini bir “Amerikalı gibi değil, Ermeni olarak” hissetmesini sağlayan, Türkiye-Merzifon ziyareti oldu. 1970 yılında ailesi ile ziyarette ettiği Merzifon’da anneannesinin bir dönem yaşadığı evi buldular, Türkleşmiş Ermenilerden birçok kişi ile karşılaştılar. Bu ziyaret kendisinin de ifade ettiği gibi üzerinde derin izler bıraktı.

Üniversite yıllarında ise sosyal ve toplumsal konularda araştırma ve inceleme yönünü geliştirdi. Sekiz dil öğrendi. İngilizce-İtalyanca-İspanyolca-Farsça-Ermenice-Kürtçe ve Japonca konuşur duruma geldi. Karşılıklı eğitim kursları kapsamında gittiği Japonya’da dil ve dövüş sanatına merak saldı. Fransız gazetecinin anlatımına göre “Japon Kızıl Ordusu” üyelerinin bir basın toplantısını Japonca’dan Fransızca’ya tercüme ediyordu. Güney Doğu Asya ülkeleri ziyaretinde sonradan anılarında anlattığına göre Vietnamlıların Ulusal Kurtuluş Mücadelelerinin Artsakh halkı için ilham verici bir örnek olması gerektiğini anlatıyordu.

1978 yılında üniversite eğitimini tamamladıktan sonra, İngiltere’de Oxford Üniversitesi’nde doktora yapmak için burs kazandı. Üzerinde çalıştığı tez “Van krallığında mağara resimlerinin incelenmesi” idi. Fakat o, İngiltere’ye gitmedi. Tercihini Batı Ermenistan yönünde kullandı. “Vasparakan kaya mezarları ile konutları” araştırmalarına yöneldi.

Monte: Hem Bilge İnsan, Hem De Savaş Ustası Oldu

Azerbaycan ile Türk faşistlerinin Artsakh’ta işgal ve katliamlarına karşı özsavunma birlikleri oluşturarak, şehit düşene kadar Marduni bölgesinin öz savunmasını üstlendi. Marduni bölgesi, Artsakh halkının en güvende olduğu yer olarak tanındı. Türk ve Azerbaycan faşistlerinin geçişlerine izin vermedi. Avrupa’da ve Ortadoğu’da savaş deneyimlerini Artsakh halkının güvenliği için uyguladı. Savaşın stratejik ve taktik kurallarını uygulamakta yetkinleşti. Bu yüzden halk ona “Komutan Avo” diye hitap etmeye başladı. Monte diğer yandan okuyan, araştırmalar yapan, geçmiş ve gelecek ile ilgili akademik çalışmaları ile tanınmaktadır.

O faşist ve ceberut güçlere ve devletlere karşı isyan edip, devrimci mücadele içinde yer almayı bir insanlık görevi olarak görüyordu. Sadece iyi bir entelektüel olmanın anlamsız olduğunu, bu bilginin aynı zamanda halkın haklı davasıyla birlikte kullanılması gerektiğini düşünüyordu. Nitekim Monte; Yerevan’a geldiği 1991 yılında yedi ay boyunca Ermenistan Bilimler Akademisi’nde “Ermenistan ve komşuları” akademik çalışması içindeyken, Artsakh işgalinin boyutlanması, üzerine akademik çalışmayı bir kenara bırakarak Artsakh’ta öz savunma birliklerine katıldı.

“Mücadele Hakkı” kitabında ifade ettiği “bilimsel sosyalizm ilkeleri siyasi programımızın temelidir. Siyasi faaliyetlerimize rehberlik eder” sözleri dünya görüşünü özetlemekle kalmıyor, onun devrimci eyleminin kaynağına işaret ediyordu.

Monte, Fransa’nın Fren ile Poissy hapishanelerinde “terör ve sahte pasaport” suçlamalarından dört yıl tutuklu kaldığı yıllarda, hapishaneyi bir okul gibi değerlendirdi. Yurtdışında dostları ile Ermeni sorunu, Artsakh, Türkiye’de Devrim Mücadelesi, Türkiye Devrimci Hareketi’nin Ermeni sorununa bakış açısı, Kürt Sorunu -ilişkiler-örgütlenme-mücadele-enternasyonalizm-sosyalizm-feminizm-çevrenin korunması-anti emperyalizm-barış ve silahsızlanma… gibi birçok konuda düşüncelerini dostları ile paylaşmıştır. Bugün bu yazılar “Mücadele Hakkı” kitabında toplanmıştır.

Paris’te Hay Baykar, Londra’da Gayzer, Lübnan’da Sardarabad adıyla yayınlanan, Ermeni devrimcilerin çıkardığı yayın organlarına yazılar göndermeyi ihmal etmedi. ABD vatandaşı bir Ermeni olarak, içinde bulunduğu -görece zengin- olanakları elinin tersiyle iterek, haksızlığa karşı devrimci mücadele saflarında yer aldı. İngilizce dersler vermek üzere İran’a gitti. Şah yönetimine karşı kitle gösterilerinde yer aldı. İran Kürdistanı’na geçti. Kürt ulusal özgürlük mücadelesi veren peşmergelerden çok etkilendi.

Lübnan’da “sağcılar” tarafından saldırıya uğrayan Ermeni mahallelerinin savunmasına katıldı. İki yıl boyunca Burc Hamut’taki Ermeni birliklerinde savaştı. Lübnan’da ölümüne kadar yanından bir an olsun ayrılmayan hayat arkadaşı ve yoldaşı Seta ile tanıştı. 1982 yılında Lübnan’ın siyonist işgali sırasında Monte ağır bombardıman altında Güney Lübnan’dan Beyrut’a yürüyerek geçen bir grup savaşçıya önderlik etti. 1980 yılında Ermeni sorununun dünya gündemine gelmesinde, Ermeni soykırımı gerçekliğinin tanınmasında, TC devletinin soykırım gerçekliğinin kabul etmesi amacıyla gerçekleştirilen adalet arayışlarını Roma’da, Atina’da, Paris’te eylemleriyle tanıttı. “Van Operasyonu”nu yönetti.

Monte; Artsakh ve Ermenistan’ın geleceği ile ilgili bazı öngörülerde bulunmuştu. Bugün bütün söyledikleri adım adım gerçekleşme durumundadır. “Savaşmaktan başka çaremiz yok”’ demiştir. “Artsakh’ı kaybedersek Ermeni tarihinin son sayfasını çevirmiş olacağız” ifadelerini kullanmıştır. Günümüzden onlarca yıl önce Artsakh’tan sonra Zangezur Koridoru üzerinde yoğunlaşan işgal ve provokasyonlara değinen Monte, “Azerbaycan’ın bugünkü Ermenistan’ın güney kısmı olan Zangezur da dahil olmak üzere Artsakh’ın çok ötesine geçen hacim odaklı özlemleri olduğunu çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla burada direnmezsek savaşın bugün Ermenistan’da tanınan topraklarında devam edeceğini anlıyoruz. Kısacası alternatifimiz yok bunu yapmalıyız” değerlendirmesinde bulunmuştur.

Bu değerlendirmenin güncel olduğu, günümüzde Azerbaycan ve Türk devletlerinin Zangezur Koridoru planlarıyla anlaşılmamaktadır.

Örneğin R.T.Erdoğan’ın kazandığı ilan edilen seçimlerden sonra yaptığı “Balkon Konuşma”sında kullandığı ifadeler ve yeni atadığı kabinesi tam bir savaş ve işgal hazırlığı içinde olduklarını göstermektedir. TC devleti, “beka sorunu” adı altında, coğrafyamızda işgal ve saldırganlığını sürdüreceğini ilan etmiş durumdadır.

Türkiye’yi bir beş yıl daha idare edecek olan Erdoğan rejiminin, yemin töreni davetlisi olan ve törene katılan Nicol Paşinyan’ın basına yansıyan görüntüleri Ermenistan ve Diaspora’da tepkiyle karşılanmıştır. N.Paşinyan, bu tavrıyla bir kez daha Kırlangıçlar Yuvası ile Yerablur Şehitler Mezarlığı’nda yatan, Artsakh mücadelesinde kaybettiğimiz, on binlerin kemiklerini sızlatmıştır.

Artasak’ta Komutan Avo, Lübnan’da Ebu Sindi, Saro, Timothy Sean Mc Cormack olarak birçok isim kullanan Monte Melkonyan’ı, 12 Haziran 1993 yılında, Ağdam’da hain bir pusuda kaybettik. Cenazesi Yerevan’da 150-250 bin kişinin katılımıyla kaldırıldı.

Şehit düşmesinin 30. yılında onu saygıyla minnetle anıyor ve arıyoruz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu