GüncelKadın

Yorum | “İstanbul Sözleşmesi’ni Tartıştırmıyoruz!”

"Her geçen gün yüzlerce kadın ve LGBTİ+’lar yaşam tarzından kaynaklı katledilmekte, taciz ve tecavüze uğramaktadır. İstanbul Sözleşmesi tam da bu sebeple bahanesiz, koşulsuz sözleşme yükümlükleri tüm maddeleri ile revize edilmeden uygulanmak zorundadır"

AKP zihniyeti kadınların bedenleri üzerinden politika yapmaya, söz söylemeye, karar almaya devam ediyor. Pandemi döneminde de kadın düşmanlığına devam eden AKP, salgını bir fırsata dönüştürerek kadın mücadelesinin kazanımlarına göz dikmiş durumda.

11 Mayıs 2011 yılında İstanbul’da imzaya açılan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi), 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

İstanbul Sözleşmesi ilk olarak yandaş-erkek ve aynı zamanda her açıklamasında nefret söylemi barındıran Yeni Akit ile birlikte, AKP’nin kalemşörlüğünü sürdüren İslamcı muhafazakâr kesimler tarafından tartışmaya açıldı. “Toplumsal cinsiyet” ve “cinsel yönelim” gibi kavramlar ve LGBTİ+’ların yaşam hakkını koruma, kollama yükümlükleri olan maddelere karşı çeşitli nefret söylemleri geliştirildi. Kadın ve LGBTİ+’ ların yaşamını koruyan maddeler fetvalar yayınlanarak hedef gösterildi.

Sözleşmede “cinsel şiddet” içerikli 36. maddesindeki “Başka bir insanın, rızası olmaksızın, üçüncü bir insanla cinsel nitelikli eylemlere girmesine neden olmak” ifadesi üzerinden çeşitli nefret söylemleri geliştirilerek, içeriğinde “şiddet” kavramı geçen madde “toplu sekse özendirme” şeklinde çarpıtılarak sözleşme karalanmaya devam ediyor.

AKP’nin hedef aldığı ve aynı zamanda AKP MYK’nın gündemine giren ve geri çekilmesi tartışılan İstanbul Sözleşmesi için; kadınlar, haftalardır sokaklarda, meydanlarda bir araya gelerek kadın mücadelesinin kazanımlarına, yaşamlarına sahip çıkacaklarını haykırdılar.

İstanbul Sözleşmesi’nin odağında bulunduğu tartışmalar sürerken; AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş ise, “İnsanların evliliği gereksiz görmesi, tek yaşanması gibi bir anlayışın geliştirilmesi aileyle ilgili yaşadığımız sıkıntıların önemli kaynaklarındandır.” sözleriyle maddeleri hedef alarak “Nasıl usulünü yerine getirerek imzalanmışsa, usulünü yerine getirerek sözleşmeden çıkılır” açıklamasıyla tartışma yaratmıştı.

13 Ağustos’ta yine İstanbul Sözleşmesi gündemli bir araya gelmesi düşünülen AKP MYK, kadınların yükselttiği itiraz ve tepkiler sonrasında toplantısını 18 Ağustos’a ertelemişti. Kadın ve LGBTİ+ mücadelesinin öznesi olan kesim sokakta “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” nöbetindeyken, muhafazakâr kesimden, AKP içerisinden kadınlar (kadın milletvekili, KADEM, vb.) da bu sürece dair itirazlarını dile getirdiler.

18 Ağustos AKP MYK toplantısı sonrasında “İstanbul Sözleşmesi” nden çıkma tartışmaları yerini, sözleşmedeki bazı maddelerin çıkarılması tartışmalarının aldığı iddia ediliyor.

Türkiye Gazetesi’ndeki yer alan habere göre; sözleşmede yer alan iki maddenin yeniden yazılması gündemde. “Temel haklar, eşitlik ve ayrımcılık yapılmaması” konusunu içeren 4. maddede yer alan “cinsel yönelim” ve “toplumsal cinsiyet kimliği” ifadeleri ve yine sözleşmenin 6. maddesinde yer alan “Toplumsal cinsiyet kimliği” ifadelerinin çıkarılarak, yeniden yazılması kararının alındığı belirtilmekte.

Aynı zamanda sözleşmenin 6. maddesinde yer alan “Toplumsal cinsiyet konusunda hassasiyet gerektiren politikaların” kapsamının yeniden belirleneceği, sözleşmenin 6. maddesinde yer alan “Toplumsal cinsiyet konusunda hassasiyet gerektiren politikaların” kapsamının yeniden belirleneceği belirtiliyor.

Her yeni güne erkek/devlet şiddeti sonucu kadın ve LGBTİ+ katledildiği, şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kaldıkları, taciz ve tecavüze uğradığı koşullarda, mücadelenin öznesi kadın ve LGBTİ+’lar saldırılar karşısında kazanımlarını savunmaya devam ediyor.

AKP ise sözde kadın cinayetlerine karşı olduğunu belirterek, İstanbul Sözleşmesi maddelerinde yer alan “cinsel yönelim” ve “toplumsal cinsiyet” kavramlarının yer aldığı, LGBTİ+’ların yaşam hakkını savunan maddeleri hedefine koyarak “yerli ve milli olmamakla” sözleşmeyi mahkûm ediyor.

Ataerkil aile yapısının, Türk-İslam örf ve adetlerinin kadın ve LGBTİ+’ların yaşamını koruyamadığı, hatta ataerkil ve tekçi zihniyetin yaşamlarımız karşısında büyük bir tehdit oluşturmaktadır.

Her geçen gün yüzlerce kadın ve LGBTİ+’lar yaşam tarzından kaynaklı katledilmekte, taciz ve tecavüze uğramaktadır. İstanbul Sözleşmesi tam da bu sebeple bahanesiz, koşulsuz sözleşme yükümlükleri tüm maddeleri ile revize edilmeden uygulanmak zorundadır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu