DünyaGüncel

YORUM | Koronalı Günlerde İsveç’te  genel durum

"İnsanların bu hastalığı evde atlatması bekleniyor. Ağırlaşma safhasında ancak sağlık sistemine ulaşabiliyor insanlar. Yaşlılar diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi burada sosyal sistem üzerinde bir yük olarak görülmekte ölmelerinin aslında sistemi rahatlatacağı gizli bir anlayış bulunmakta"

Her ne kadar İsveç modeli olarak lanse edilse de aslında modelsizliğin adıdır Korona virüse karşı İsveç’in uyguladığı yöntemler.

Şimdiye kadar diğer ülkelere nazaran İsveç’in salgınla mücadelede çok başarılı bir metot uyguladığı söylenemez. Fakat İsveç toplumu olağanüstü bu süreçten geçerken iktidardaki sosyal demokratlara ve başbakan Löfven’e güvenlerinin tam olduğu kamuoyu anketlerinde yansıyor.

Öyle ki sosyal demokratlar son bir ayda oylarını yüzde 7 civarında arttırdı. İlginç olan görünürde halkın çıkarları doğrultusunda adım atmamasına rağmen İsveç sosyal demokratları son yılların altın günlerini yaşıyor. Hükümet tedbirler çerçevesinde ilk önce büyük sermayenin istek ve talepleri doğrultusunda hareket etti. Volvo, İkea, SKF, ABB gıbi büyük sermaye gruplarını finansal olarak fonladı. Aslında Korona virüsü salgını kriz sarmalında süreğen sermaye sınıfına can simidi gibi geldi. Hükümet henüz küçük işletme ve çalışanlara dönük her hangi bir adım atmış değil.

Dünyada küresel üretimin almış olduğu boyut beraberinde İsveç’teki fabrikasyon üretimi de durdurma noktasına geldi. İkinci dünya savaşı dönemi ve 90’lı yıllardaki ekonomik krizden sonra İsveç tarihinin en büyük işsizlik kriziyle karşı karşıya. Arbetsförmedlingen’in (İşçi Bulma Kurunu) istatistiklerine bakıldığında bu durum yakıcı olarak ileri ki süreçte kendini daha da hissettirecek. Öyle ki  bu salgın süreci beraberinde toplumsal dayanışmanın ne kadar zayıf olduğu bir sistemin varlığına da işaret ediyor.

Belki de dünya kapitalist devletleri içinde bireycilik anlayışı ve yaşayışı açısından İsveç en önlerde geliyor. Salgın hastalığın özellikle yaşlı bakım evlerine sıçraması bu durumu görünür hale getirdi. Her ne kadar saklanmaya çalışılsa da aslında yaşlı bakım evlerinde kalmak zorunda kalan insanlar kaderlerine terk edilmiş durumdalar.

Burada çalışan bir çok personel korku ve panik kapsamında işlerini bırakmış durumdalar. Ayrıca koruyucu ekipman ve dezenfektasyon sıkıntısı her alanda kendini hissettiriyor.  Yapısı gereği İsveç toplumu devletini seven ve onun siyasal temsilcilerinin açıklamalarına neredeyse harfiyen uyan bir halk.

Belki de İsveç egemenleri en çok bu duruma seviniyor olsa gerekler. Çünkü kendilerinin üretim süreci bu dönemde sekteye uğrasa da hükümetin kendilerini fonlamasından gayet memnun ve bahtiyarlar. Diğer bir durum ise Korona salgınından sonra belli alanlarda tekrar lokomotif güç olma konusunda ellerini ovuşturan asalak bir egemen sınıf var İsveç’te.
İsveç’te öteden beri bozuk olan sağlık sistemi bu yükü şimdilik karşılıyor algısında olsa da aslında tam tersi bir durum. Korana teşhisi konan insanlara neredeyse hiçbir tedavi uygulanmıyor.

İnsanların bu hastalığı evde atlatması bekleniyor. Ağırlaşma safhasında ancak sağlık sistemine ulaşabiliyor insanlar. Yaşlılar diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi burada sosyal sistem üzerinde bir yük olarak görülmekte ölmelerinin aslında sistemi rahatlatacağı gizli bir anlayış bulunmakta. Kaderlerine terk edilen bir noktada yaşlılar.
Diğer bir sorun ise göçmen ve mültecilerin durumu da bu süreçte yaşlı insanlardan çok farklı değil. Devletine bağlılıkla övünen İsveç toplumu bakalım bu salgın sonrası kapitalist üretim ilişkilerinin alacağı yeni barbar döneme hazırlanabilecek mi.

Tarih doğal seleksiyonun insan toplumundaki ve üretim sürecindeki etkili yanını gösteriyor. Ezilen halklar ve işçi sınıfının tam bir örgütsüz ilişkiler içinde olması bu salgında egemen sermaye sınıfı ve onun kutsal silahı olan devletin iştahını kabartan bir durumdur.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu