GüncelYorum

YORUM | Rusya’nın, Savaş Oyuncağı Wagner’le İmtihanı

"Putin’in ülke içinde ve dışında yaratmış olduğu otokratik rejimden gelen güçlü lider imajının bu darbe girişimiyle sarsılması önümüzdeki süreçte NATO ve ABD’nin yeni figüranlar aracılığıyla Putin’i tasfiye etmeye yeltenmelerine zemin yaratacaktır"

Bir süredir Wagner grubu ile Kremlin arasında devam etmekte olan güç savaşı 26 Haziran günü Wagner’ın Kremlin’e karşı “ayaklanma” başlattığını duyurması ile  doruğa tırmanmış oldu. Wagner’in kurucusu Yevgeny Prigojin, Rus ordusunu Wagner’e saldırmakla suçladı ve karşılık vermek için harekete geçtiklerini iddia etti. Rus çetesi Wagner’in darbe girişiminde çatışma haberinin gelmesiyle tansiyon doruk noktasına ulaştı. Moskova’ya isyan eden Wagner’in lideri Yevgeny Prigojin, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Rusya Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov’u hedef aldı.

Prigojin bir darbe ilan etti ve birliklerini Rusya’ya sürdü. Wagner askerleri Rusya’nın Ukrayna yakınlarındaki büyük şehirlerinden biri olan Rostov’un kontrolünü ele geçirirken Kremlin askeri önlemler alırken Wagner birliklerine karşı harekete geçti. Tüm dünyanın yakından izlediği duruma müdahale eden Belarus Devlet Başkanı Lukashenko, ateşkesin arabulucusu oldu ve Putin ile Prigojin’in anlaşmaya vardığını iddia etti. Wagner lideri yaptığı ilk açıklamada, “Moskova’ya doğru ilerleyen birliklerimiz durduruldu” diyerek anlaşmayı doğruladı. Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, “Prigojin hakkındaki ceza davası düşürülecek ve Wagner lideri Beyaz Rusya’ya gidecek” dedi.

 Wagner kimlerden oluşur ve nasıl bir örgüttür?

Wagner, değişken bir şekilde özel bir askeri şirket, bir paralı asker ağı veya Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in fiili özel ordusu olarak tanımlanıyor. Özel askeri müteahhitlerin teknik olarak yasak olduğu Rusya’da, bu grup kanunların dışında faaliyet gösteriyor. Wagner Grubu siyasi yönelimli olmasa da Batı, Wagner’in belirli bileşenlerini Neo-Naziler ve aşırı sağcı aşırılık yanlılarıyla özdeşleştirdi.

Örgüt, 2014’ten 2015’e kadar Ukrayna’nın Donbas kentinde bağımsızlığını ilan eden Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetlerinin ayrılıkçı birliklerine yardım ederek uluslararası üne kavuştu. Suriye, Libya, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Mali’deki savaşlar sıklıkla müttefik güçlerin yanında yer aldılar.

Wagner’in ortaya çıkışı 2014 Kırım’ın işgaliyle oldu ise de sahip olduğu üne esasen Suriye ve son olarak Ukrayna’daki savaşların ardından kavuştu. Örgütün lideri olan Pirigojin’in sahip olduğu yer altı madenlerinin bulunduğu Mali gibi ülkelerde de faaliyet yürüten şirketin bu yönüyle paravan bir askeri örgütlenme olduğu da söylentiler arasındaydı. Şurası kesin ki, Wagner’in elde ettiği askeri ve ekonomik gücün Kremlin tarafından tasfiye edilmeye çalışıldığı, bu doğrultuda Wagner’e bağlı askerlerin Rusya ordusuna katılmasına ilişkin hamleler ve son yaşanan darbe girişiminin de buna bağlı olarak ortaya çıktığı anlaşılmadan sadece cephede yaşanan yenilgiler yahut mühimmat tedarikinde yaşanan sorunlar nedeniyle Genel Kurmay Başkanı ile yaşanan sorunların bu darbe girişimine neden olduğunu söylemek eksik olacaktır. Meselenin bu tarafı yaşanan gerilimin çatışmaya dönmesi, fiili durumun resmiyet kazanmasına ilişkindir. Oysa Kremlin ile Wagner arasında gelişen gerilimin ekonomik ve askeri nedenleri de bulunmaktadır.

Darbenin Sonlaması ve Belarus’un Fonksiyonu

Darbenin sonlanması için iki tarafla da görüşmeler yaptığı açıklanan Lukashenko’nun darbenin durdurulması ve ardından Wagner liderinin Belarus’a geçmesi için yapmış olduğu diplomasinin Putin’in bu süreçte sarsılan imajını tamir etmeye yeterli olmadığı ortada. Ancak diğer taraftan sorunun askeri anlamda daha büyük bir hal almadan çözülmüş olması Kremlin’in de istediği bir şeydi.

Lukashenko geçtiğimiz yıllarda ülke içinde NATO destekli bir ayaklanmayla karşı karşıya kaldığında destek Putin’den gelmişti. O dönemde bu durumun Lukashenko’nun Putin’e bağımlılığını artıracağını söylemiş ve iki ülke arasındaki burjuva diplomasisinde Putin’in kazançlı çıkan taraf olduğundan bahsetmiştik. Bugün yaşanan durumda ise görünen o ki Lukashenko tarihin ve talihin bir cilvesiyle ayağına gelen fırsatı kullanmayı bildi ve Kremlin için sağladığı bu rahatlama ile o dönem Putin’in tanımak zorunda kaldığı hegemonyasını kırmak için çok önemli bir fırsat elde etmiş oldu.

Pirigojin’in birey olarak akıbetinin ne olacağını kestirmek güç ancak Putin ve Kremlin’in Wagner yerine ikame edilecek insan gücünün temini için mahkumların askere kayıt olmaları karşılığında şartlı tahliyelerini sağlayan yasayı uygulamaya koymaları Wagner’in ikinci bir kaza yaşanmadan tasfiye edilmek istendiğinin en açık göstergesi olarak kabul edilebilir.

Putin’in ülke içinde ve dışında yaratmış olduğu otokratik rejimden gelen güçlü lider imajının bu darbe girişimiyle sarsılması önümüzdeki süreçte NATO ve ABD’nin yeni figüranlar aracılığıyla Putin’i tasfiye etmeye yeltenmelerine zemin yaratacaktır/Kremlin’in de darbe sonrası yaptığı analizlerde bu duruma alternatif olarak karşı senaryolar çalışmakta olduğundan kimsenin kuşkusu olduğunu sanmıyoruz.

Toparlayacak olursak; Wagner liderinin cephede yaşanan sorunları gerekçe göstererek yapmış olduğu isyan girişiminin aslında ekonomik ve askeri çelişkilerden kaynaklandığı anlaşılmakta, sadece bir cephe ile ilgili değil ama genel olarak Wagner’in tasfiye edilmesi olasılığına karşı Wagner’ın harekete geçtiği anlaşılmaktadır.

NATO ya da CIA’in yaşananlarda ne derece payının olup olmadığı henüz bilinmese de ilk gün Beyaz Saray’ın CIA tarafından Wagner ile Putin arasında doğabilecek muhtemel bir ihtilafa ilişkin daha önceden bilgilendirilmiş olduklarının ortaya çıkması CIA’in bir şekilde bu meseleye dahil olmuş olabileceği olarak yorumlanabilir.

Ukrayna’da NATO ile Rusya arasında devam eden savaşta emperyalist güçlerin birbirlerini güçten düşürmek için bu ve benzeri kimi hareketlilikleri yaratacaklarını söylemek yanlış olmaz. Savaşın uzaması savaşın tarafları açısından savaşı sürdüren güçlerin askeri olarak ortadan kaldırılması emeline ek olarak savaşa kumanda eden güçlerin de tasfiye edilmesi girişimlerini artıracaktır. Çünkü şayet “kale” düşecek olursa dışarda savaşan askerlerin savaşa devam edebilme olanakları ne teknik olarak ne de psikolojik olarak mümkün olabilecektir.

Putin’in zaten otokratik yöntemlerle yönetmekte olduğu Rusya’da yaşanan darbe girişimi sonrası daha baskıcı, daha sert tedbirlere başvurarak mevcut otokratik rejimi daha katı hale getireceği muhakkaktır. Tıpkı 15 Temmuz gibi Putin’in de “Allah’ın bir lütfu” ile karşılamış olduğunu eklemek de yanlış olmayacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu