GüncelManşet

Bir yoldaşının kaleminden: Cengiz’e…

Ah yoldaş, şehit düştüğün haberini alınca midemin ortasında hissettiğim kasılma, aradan geçen bunca zamana rağmen hiç azalmadı inan. Seninle tanıştığımız yılı düşünüyorum son dönemde. 2004 yılında ilk tutsaklığının ardından başlayan dostluğumuzun tam on yıl boyunca kesintisiz süreceğini hangimiz bilebilirdik? Bu dostluk ve yoldaşlığın bende yarattığı tarifi imkansız duyguları anlatacak kelime bulmam da mümkün değil.

Genelde ülke geneli demokratik gençlik faaliyetinin, özelde ise Yeni Demokrat Gençliğin üzerindeki ölü toprağını silkelemeye başladığı bir dönemde, Hayata Dönüş adlı katliamın ardından yaşanan ağır tasfiyeci havanın ortasında, birbirimizden ayrı coğrafyalarda devam ederken mücadeleye, YÖK karşıtı 13 Mart Direnişi sayesinde tanışmıştık seninle. 2000 başından itibaren adını tekrar duyurmaya başlayan YDG, 13 Mart’a da damgasını vuran gençlik hareketlerinden birisi olmuştu. Olanaksızlıkların içinde Çukurova Bölgesinden gelen yoldaşların süreci nasıl ilmek ilmek örgütledikleri YDG içerisinde adeta bir eğitim materyaline dönüştürülürken hepimiz bu anlatılardan oldukça etkilenmiş, eylem sonrası tutuklanan sen ve diğer arkadaşlar için başlatılan maddi yardım toplama faaliyetine canı gönülden girişmiştik.

O dönem en fazla tartıştığımız konulardan birisi de kitle çalışmasındaki isteklilik konusuydu ki bu konuda harekete geçmemek için bin dereden su getiren birçok yoldaş, sizin tutuklanmanız sonrası adeta kendiliğinden seferber olmuşlardı.

İşte eylem öncesinde sadece ikimizin hatırlayacağı bir nedenle gıyaben başlayan tanışıklığımız, sizin tahliye edilmenizin ardından fiili tanışıklığa dönüşmüş ve kısa bir sürelik aradan sonra yollarımız tekrar kesişmiş, uzun bir dostluğun, omuz omuza bir yoldaşlığın başlangıcı olmuştu.

Aradan geçen zaman, kaygılarımıza, heyecanlarımıza, sevinçlerimize, hüzünlerimize, uzun uzadıya demlenen sohbet ve tartışmalarımıza şahit olurken, ben illa ki bitmek bilmeyen yolculuklarımızı hatırlıyorum. Bunca sürede on beş gün aynı yerde kaldın mı merak ediyorum şimdi. Alan alan gezip gençlik faaliyetini örgütlerken, en yeni yoldaşlarla bile konuşurken senin kadar heyecanlanan başka birisini tanımadım diyebilirim. Gençlik faaliyetinin en deneyimli yoldaşlarından birisi olmana rağmen her seferinde bu kadar dinlemeye ve öğrenmeye açık, bu denli eleştirileri önemseyen başka bir yoldaş hatırlamakta zorlanıyorum.

O en çileli dönemlerimizde, bir yandan seyyah gibi alan gezerken, diğer yandan abartısız birkaç kişiyle ve ısrarla periyodunda çıkarılan, çıkarılmaya çalışılan YDG’yi yetiştirmeye çalışırken bazen dertlendiğini ama hiç yılmadığını hatırlıyorum mesela gülümseyerek. Sırtından eksik olmayan çantanda küçük çaplı bir Marksist külliyatın yanı sıra TDK Türkçe Sözlüğün de mutlaka bulunması nedeniyle birçok yoldaşın şaşkınlık yaşaması da unutulur gibi değildi.

Yazdığın yazıları daha iyi hale getirmek için ve saatlerce bilgisayar başında kalmayı hiç de sevmemene rağmen yeni kelimeler öğrenmek için o kocaman sözlüğü yanından eksik etmezdin.

Gençlik içerisinde ulusal sorun denildi mi akla gelen ilk isim olman da yine yeni yoldaşların oldukça şaşırdığı bir durumdu. Kürt olmamana rağmen ulusal sorun üzerine bu kadar kafa yorman, konu hakkında yazılmış tüm Marksist külliyatın yanı sıra güncel teorik dergileri de atlamadan takip etmen ve her alandan yoldaşların adeta konu hakkında danıştığı, tartıştığı kişi olman eminim tüm yoldaşların hatırındadır.

Bir günün, bir haftanın, bir ayın ya da bir yılın o kadar yoğun yaşandığı bir süreçte omuzlamıştın ki kavgayı, mesaisi bitmeyen bir devrimcilik faaliyetinin ne olduğunu seni anlatarak gösterebilirim herkese. Sabah erkenden kalkıp okumaya ve yazmaya başladığın birçok kere sana yorgun olup olmadığını sorardım ama sen her seferinde erken kalkmadan yapamadığını söylerdin. Gün boyu işlerini hallettikten sonra akşamları evinden çok ya yoldaşların ya da çevre ilişkilerin evlerinde geçirirdin zamanı.

Uzun zaman kimsenin görmediği, unuttuğu dostları ihmal etmeksizin dolaşır, açıkça mücadele için yapabilecekleri bir şeyler olduğunu sürekli anlatırdın. O dostlar hala bu satırları okuyorlarsa azımsanmayacak bir nedenle senin de katkından dolayıdır. Günün erken saatlerinden gecenin geç saatlerine dek çabalar ve oturduğun yerde yorgunluktan sızardın çoğunlukla. Sandalyede bile uykuya kalmanı, seni tanıyan yoldaşlar hemen gülümseyerek hatırlayacaktır eminim.

Farklı alanlardan birçok YDG’linin el ele vererek örgütlediği YDG’nin ilk konferansındaki unutulmaz heyecanını, ters giden her konuda yakınmaksızın çabalamanı, iki gün boyunca yapılan tüm tartışmalardan sonra kafası karışan yoldaşlara ısrarla zaman harcamanı unutmam mümkün değil.

Hepimiz en iyi anlaştığımız yoldaşlarla akşamı geçirmek isterken, sen en fazla ihtiyaç duyan yoldaşlarla kalmak istemiştin. İkinci günün sonunda konferansın müzik dinletisi sırasında yanıma oturup da omzuma attığın elini, “başardık” anlamına gelen o tertemiz gülümsemeni boğazımdaki düğümlenmeyle hatırlıyorum şimdi.

YDG faaliyetinin birçok anlamda kendine has özgünlükleri bulunurdu. Genç yoldaşların aileleri ile yaşadıkları sorunlarda bazı yoldaşlar kestirme çözümler üretmeye çalışırken sen her zaman yüzleşerek ve çelişkiyle mücadele ederek sorunu çözmeyi önerirdin. Hayatın içerisinde diyalektiğin yasalarını ders olarak aktarırdın yoldaşlara. Üstü kapatılmaya çalışılan çelişkilerin her seferinde daha da büyüyerek karşımıza çıkacağını bilirdin çünkü. Çetrefilli birçok sorunda tereddütsüzce savunduğun bu ilke, birçok yoldaşın önemli sorunlarının daha kesin olarak çözülebilmesini de beraberinde getirmişti.

Yoldaşlara ayırdığın zaman, utanarak anlatmadıkları sıkıntılarını anlatmaları için yaptığın teşvikler, zaaflara karşı uzlaşmaz tavrın gençlik içerisindeki yoldaşların bir yandan sana duydukları sevgiyi diğer yandan da gösterdikleri derin saygıyı açıklamaktadır. Yoldaşlara güven veren, kavgaya yakınmasız emek veren seni mücadele yürüttüğün her alan hatırlayacaktır ama Çukurova’da bıraktığın izin yeri bambaşkadır. Şakirpaşa, Yenice, Musalla, Çay, Çilek, Demirtaş’ın yeri sende nasıl ayrıysa buralardan gelen her yoldaş için de senin yerin ayrı olacaktır inan.

Daha anlatacak o kadar şey var ki, o kadar çok anı kafamda dolanıyor ki hepsini yazmaya sayfalar yetmez. Geçtiğimiz gün bir yoldaşla senin hakkında konuşurken, tanıştığın herkesin, hayatına az da olsa değdiğin her insanın senin sohbetinden etkilendiğini söylemesi dahi yeterli bir kanıt sanırım buna. Seni tanıyanların ilk elden “ne kadar birikimliydi” demesi o kadar güzel ki.

Yaşadığın solunum hastalığına ve bizi panikleten öksürük krizlerine rağmen hiçbir eylemden geri kalmaman, yoldaşların sigara içmesine laf etmemen, İnönü Parkındaki bir basın açıklamasına polis müdahale ettiğinde yaşananlar, merkezi 6 Kasım’lar, NATO karşıtı İstanbul Direnişi, YDG Konferansları ve köy çalışmaları, ikinci tutsaklık döneminin her günü gibi bir yandan gülümseten diğer yandan hüzünlendiren her hatıran an be an aklımda yoldaş.

Her biri çok değerli bu anıların, kavgaya ait temiz bir sayfanın alıntıları olduğunu biliyorum. Senin ve birlikte şehit düştüğün iki yoldaşın nezdinde bu tertemiz sayfanın her yazarı önünde; Rojava’da, Suruç’ta, Nusaybin’de, Amed’de, Dersim’de ve adını sayamadığım her yerde bu onurlu davanın uğruna düşenlerin anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

 

Bir Yoldaşın

 

Kaynak: www.yenidemokratgenclik.com

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu