EmekGüncel

SÖYLEŞİ | Antep’te Direniş Dalgası

Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’nde direniş dalgası sürüyor. Geçtiğimiz günlerde zam talebi için direnişte olan Zafer Tekstil (4. gününde), Melike Tekstil (2. gününde), Alka Polyester’de (2. gününde) işçilerin dışarıda iş bırakarak eylemliğe geçtiği süreci BİRTEK-SEN Örgütlenme Uzmanı Mazlum Ayçiçek ile konuştuk.

Başpınar OSB’de dalga dalga yayılan direnişlerle ilgili Ayçiçek, işçilerin her birinin ayrı taleplerle çıktıkları eylemliliklerde, işçilerin taleplerinin ortaklaşması için BİRTEK-SEN olarak verdikleri mücadeleyi anlattı.

– Antep’te tekstil işçilerinin bir direniş dalgası var. Siz bu dalgayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

– Öncelikle bu direniş dalgası 2022 Şubat ayında da aynı böyle yaklaşık 36 işyerinde iş bırakma eylemleri olmuştu. Ve BİRTEK-SEN daha yeni kurulmuştu. Buna rağmen bize ulaşıyorlardı. Biz örgütlüyor ve direnişe yol veriyorduk.

Antep’teki işçilerin genelde sendikaya karşı korkuları var. Bu da sarı sendikaların daha önceki yaptıkları tahribatlardan kaynaklıdır. İşçiler sendikaya üye olmak istemiyorlar. Ama BİRTEK-SEN’e ulaşıyorlar. BİRTEK-SEN’de Başpınar işçilerinin kurduğu, içerisinde Başpınar’da hala fabrikalarda çalışan işçilerden oluşan bir yönetim olduğu için direk kendilerine yakın gördüğü BİRTEK-SEN’i arıyorlar. Dertlerini anlatıyorlar ve bizi çağırıyorlar.

Buradaki dalgayı da şuna bağlıyorum; işçilerin aldıkları ücret iki-üç ay içerisinde eriyip gidiyor. Ve tek yapabilecekleri yıl sonunda asgari ücret belirlendikten sonra, maaşları yattıktan sonra, artık bu paranın yetmeyeceğini somut olarak görebiliyorlar.

Şubat ayı geldiğinde belirlenen, asgari ücrete tepki gösteriyorlar aslında. Aralık ayında belirlenen asgari ücrete ancak Şubat ayında tepki gösterebiliyorlar. Çünkü somut olan bir şey üzerinden ilerliyorlar.

– Zafer Tekstil, Melike Tekstil, Alka Polyester’de işçiler hangi taleple eyleme geçti ve eylemleri nasıl gidiyor? Kaç gündür devam ediyor?

– Zafer Tekstil’in 1., 2. ve 4. Organize’de ayrı ayrı fabrikaları, işletmeler var. Aynı ürünü üretiyorlar. Decathlon’a ve başka büyük markalara da üretim yapıyor. Sadece işçilerin bizlere verdiği bilgiye göre Decathlon gibi büyük bir firmaya iplik üretimi yapıyor.

Yani Decathlon’a çadır malzemesi, diğer şeylerin üretilebilmesi için iplik üretiliyor. Bu dört gündür sürüyor. İşçilerin ilk günler talepleri bir değildi. Her biri ayrı taleplerle çıkmıştı. Kimisi 24 bin istiyordu, kimisi 25 bin istiyordu. Burada da biz yönlendirdik. Yönetimdeki arkadaşlarımız tek tek fabrikaları gezdi ve talepleri birleştirmek için işçi temsilcilerini biraraya getirdi ve şu an % 60 zam istiyorlar, her bayram 10 yevmiye tutarında ikramiye istiyorlar.

Zafer Tekstil dört gündür, Melike Tekstil iki gündür, Alka Polyester iki gündür dışarıda eylemde.

 

“Sınıf sendikacılığı yapıyorum diyenlere dersi işçiler veriyor!”

– İşçilerin sarı sendikaları tercih etmeyip, doğrudan size ulaşmaları, sizin açınızdan nasıl bir sendikacılık yapmanın göstergesi?

– İşçilerin direk ağzından söylediği daha çok Özak işçileriyle konuştuğumuzda, buradaki işçilerle de konuştuğumuzda işçiler bizi görüyorlar. Bu da sınıf sendikacılığını gerçekten yapabildiğimizin bir örneği aslında.

Özak’ta da böyleydi, burada da ilk bize ulaşmaların sebebi; başlarındayız ve onların talepleri doğrultusunda hareket ediyoruz. İşçinin çıkarına olabilecek şekilde talepleri ön plana çıkarıyoruz.

Yani bu son direniş sadece Zafer Tekstil, Alka Polyester ve Melike Tekstil’den ibaret değil. 7 Şubat’ta mesela Milas Halı iş bıraktı, iş bıraktığı an itibariyle direk bize ulaştılar. Ve çağırdılar. Biz gittik orada yine talep tam olarak belli değildi. Talebi yine ön plana çıkardık, işçilerin birçoğu zaten içerdeki üyelerimiz, o üyelerimiz bizi alana çağırdılar ve yönlendirmelerimizi istediler. Daha sonra mesela talepleri ön plana çıkardık, işçilerin birçoğu sendikaya üye oldu, işçilerin üç gün boyunca sürdükleri direnişte işçiler bölündü aslında. İçeride çalışan işçiler vardı, üretim tamamen durmamıştı.

Patron ilk günlerde işçilerle görüşme talebinde bulundu. Ama bu talep şöyleydi; gelin sizlerle (sendika yöneticileriyle) görüşelim ama işçiler yanınızda olmasın gibi bir talepleri vardı.

Biz de işverenin bu dediklerini işçilere teşhir ettik: Bizden böyle bir şey istiyorlar, biz kabul etmiyoruz ama bilginiz olsun dedik. Daha sonra işçi temsilcileriyle görüşmeler oldu ve bu görüşmelerden sonuçsuz çıktı. Herhangi bir şekilde anlaşmaya varamadılar.

Çünkü içerde üretim devam ediyordu. İşçilerin hiçbir talebini kabul etmemek üzere içeriye almaya çalışıyorlardı. Daha sonra bazı şeyleri yaydılar, dışarıda bazı dezenformasyon uyguladılar. Yani gerekirse içerdeki işçilerden dışarıyı arayan işçiler oldu: “İçeriye gelin, oradaki sendika sizi kandırıyor, o sendika aslında siyasi emelleri olan sendika” gibi ifadelerle atıflarda bulunarak işçileri böldüler.

Yaklaşık bir 150 işçi kaldı dışarıda. 150 işçi de madem bölündük bari elimizdeki kazanımla beraber içeri girelim, yani bazı talepleri kabul etmişlerdi, o taleplerle birlikte içeriye girdiler.

– Son olarak Antep’te patronlara karşı ciddi bir karşı koyuş var. Oradaki işçilerin ayaklanması, dışarı çıkarak günlerdir eylem yapmasından hareketle sınıf sendikacılığı yapan ya da DİSK gibi sendikalara bağlı olan sendikalara nasıl bir mesaj vermekteler? Sınıf sendikacılığı yapan kamuoyuna nasıl bir çağrınız var?

– Aslında bu mesajı işçiler veriyor. Sizin bahsettiğiniz gibi fiili grevlerle, işten atılma korkusu olmadan işçiler bu direnişi sürdürüyor. Ve kendine sınıf sendikacılığı yapıyorum diyenlere büyük ders veriyor.

Burada Antep’teki işçiler büyük ders veriyor. İşinden olma pahasına dışarıya çıkıyor. Üç gün, dört gün, beş gün artık gücü ne kadar yeterse dışarıda kalıyor. Ama burada sınıf sendikacılığı yapıyorum diyenlere dersi yine işçiler veriyor. Yani bizim bir şey söylememize gerek yok aslında.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu